Güneşin batmasına, akşamın olmasına yakın veya sıcak yaz gecelerinde mahallemizin sokağına adımımızı attığımızda, ellerindeki kuru yemişler ile kapı önlerinde oturup komşuları ile bir araya gelen orta yaş üstü ablalarımızı görürdük. Bu ablalarımız o günlerin mahalle bekçileri gibi etrafı gözetler, gelenin gidenin kim olduğunu, hangi komşusunun ne derdi olduğunu bilir, hangi kızın/oğlanın kiminle sevgili olduğuna kadar her konuyu en ince ayrıntısına kadar mutlaka öğrenirlerdi. Sonucunun iyi olmayacağını değ

Hayat mücadele demektir. Ölenle ölünmez, hayat kaldığı yerden bir şekilde devam eder. Kadın olmak her türlü acıya dayanmak bağrına taş basmaktır. Her başarılı erkeğin ardında mutlaka bir kadın vardır. Kadın aklını, erkek gücünü kullanır. Erkek nettir kadın detaylarda gizlidir. Erkeğin dümdüz baktığı yerde kadın örümcek ağıyla bakar. Erkek kol kanat gerer, kadınsa yüreğini serer. Kadın; doğurganlığın, bereketin ve şefkatin sembolüdür.

Çevresel Yıkımla Karşı Karşıya Olan, Mitlere Konu, Gizemli Bir Denizin Öyküsünü Okumak İster misiniz? Karadeniz yüzlerce yıldır gizemini koruyan, tarihin değişik dönemlerinde farklı isimler ile anılan, mitlere konu olan, dünyanın en büyük anoksik su kütlesidir. Bugüne kadar sanılanın aksine çok fazla bilimsel araştırmaya konu olan Karadeniz, oluşumu, benzersiz özellikleri, doğal kaynakları, varolan potansiyeli, stratejik konumu ve çevresel durumu ile hem araştırmacıların hem de uluslararası gündemin ilgisin

Söyle Vera! Hangi ölüm bizi korkutabilir? Barışı olmayan Hangi savaş bizi yıldırabilir Şu kahpe dünyanın Hangi umutsuzluğu Bizi darağacına götürebilir. Hangi şehir bize iyi gelir? Hangi sokağın kuru kalabalığı? Sesimizi yansıtır. Söyle Vera! Çayı demlenmiş Sigarası yakılmış Umutların yıkılıp Yığın haline gelmiş Hangi manzara Beni sana Seni bana anlatır. Söyle Vera! Sessizlik içinde Suskunluğunu bozarak Yaşadıklarımızı ve yaşamadıklarımızı Yarım bırakılmış hikâyelerimizi söyle. Söyle Vera! Hikâyemizin son şa

Hüsrev ü Şîrîn hikâyesi; tarihî bir gerçekliğe dayanan, özellikle Türk ve İran kültüründe sevilip işlenen ve tarih boyunca birçok şair tarafından mensup olunan kültürden motiflerle süslenerek kaleme alınan bir hikâyedir. Hikâyeyi ilk kez manzum şekilde yazan, usta şair Nizâmî'dir. Hüsrev ü Şîrîn adlı eseri, diğer şairlerin eserlerine öncülük etmiş ve şairlerin çoğu nazire geleneği içerisinde hikâyeyi ele almıştır. Ferhâd u Şîrîn mesnevileri de bu hikâyenin bir bölümünden hareketle zamanla genişletilerek olu

Bu kitapta, yazarın,1980-90 yılları arasında 'Mâvera' ve 'Yönelişler' dergilerinde yayınlanmış on üç hikâyesi ile ilk kez yayınlanıyor olan dört diğer hikâyesi yer almaktadır. Belki de bu yol, yol olalı beri böyle yüreği parçalanmış, böyle mahzûn bir insanı taşımamıştır üzerinde.. Gün batmak üzereydi köye vardığımızda... Gidiş o gidiş; ne bir mektup, ne bir haber vardı babamdan.. Üç dört yıl sonra da Yunan zapt etti buraları. Bu sayfayı hiç açmasak daha iyi olur... Onlar, eşi dengi görülmemiş bir zulüm, bi

Karanlıkta açar Gecesefası gibi kokardılar Gözleri bulutlu, bakışları derindi Başka bir dünyanın insanıydılar Her biri doğmamış bir çocuk Açmamış bir tomurcuktu Cansuyumla ıslandılar Bilinç dışı bir evrende Bir rüzgârın akıntısına Gümüş kordonla bağlıydılar Apansız bir yağmur gibi Boşaldı, taştı, çağladılar Acıları dindi, ruhları sağaldı Geçmiş ve gelecek için İlk ve son kez ağladılar Sürüklenip gelmiştiler Uçarak uzaklaştılar İçinden geçtiğim kadınlar İçimde kaldılar

Dilenci - Kırmızı Elma Gece Kitaplığı

Meselenin büyük olduğu yerde, insanın küçük düşünme ihtimali var mı? Elbette yoktur. Öyleyse; meselenin kendisi insandır, insan da büyük meseledir.

Bu kitap ülkemizde halk müziğine gönül vermiş sanatçılardan biri olan Erzurum' lu Raci Alkır'ın yaşam öyküsü, sanatsal özellikleri ve türkülerinin ezgisel şemasının ele alındığı bir çalışmadır. 1960 yılında bölgesel yayına başlayan TRT Erzurum radyosu Türk Halk Müziği Koroları, Halk Oyunları ve Halk Türküleri toplulukları adı altında, günümüze değin pek çok halk müziği sanatçıları yetiştirmiştir. Sanatçılar toplumsal farklılıklardan etkilenmiştir. Bu nedenden dolayı, başka bölgelere ve ülkelere seslerini du

Evrenin bir köşesinden diğerine yol alanlar sadece aynı yolda gidiyorlarsa muhabbet edebilirler. Yoksa, verecek bir selamdan başka hiçbir şey yoktur anlık karşılaşmalarda... (Aynı yolda gidemediklerimize bir selam niteliği taşıması ümidiyle.)

Goethe'ye West-östlicher Divan için ilham kaynağı olan Alman diplomat ve araştırmacı Heinrich Friedrich von Diez 19. yy'da yazdığı Denkwürdigkeiten von Asien adlı eserinin başında dünyadaki tüm ulusların birbirinden öğrenecek şeyleri olduğunu çünkü birinde eksik olanın diğeri tarafından tamamlanabileceğini söylemişti. Tarih boyunca milletler çeşitli göçler, yolculuklar yaptığı gibi günümüzde de fikirleri, düşünceleri geçerli olan birçok büyük adamın da yolculuklar yaptığını ve gezip gördükleri yerlerdeki te

Bu kitap İsmet Özel'den sonra memleketten arta kalan şiirin devamıdır Yirmi yılın acıları Bu şiirleri nasıl yazdığımı merak edenler var İnan öyle bir acı ki ben de bilmiyorum Bu şiirleri hangi kafayla yazdığımı bir bilseydiz intihar ederdiniz Kaç kez akşamları eve dönerken keşke yolda araba çarpsa da ölsem dediğim zamanlarım oldu benim Yerlere kanlar içinde uzandığımı hayal ettiğim zamanlar Her gün öldüğüm zamanlar Bazen işte, çalışırken İnşaatta bilmem kaçıncı kattan düşsem acaba kesin ölür müyüm dediğim z

Fariz Ahmadov 5 Nisan 1983 yılında Azerbaycan`ın Gence şehrinde dünyaya geldi. 2003 yılında Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi (UNEC) Türk Dünyası İşletme Fakültesinde lisans eğitimini tamamladı. 2003 yılında Türkiye`de Sakarya Universitesi`nde başladığı yüksek lisans-master eğtimini, 2005 yılında tamamlayarak mezun oldu. 2010 yılında aynı üniversitede doktora (PhD) eğtimini tamamladı. Aynı yıl Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi İşletme bölümünde öğretim görevlisi, 2011`de Yardımcı doçent, 2014`de D

Doğuda kış koşullarıyla yaşam sürdürmek bir hayli zordur. Aynı şekilde iş olanaklarının az olması sıkıntıları daha da artırmaktadır. Bu da bazı aileleri ister istemez göçe zorlamakta ya da baba ve erkek çocukların, il hatta ülke dışına çıkartarak çalışmaya itmektedir. Gelir düzeyinin düşük olması, zorunlu ihtiyaçların karşılanamaması da sıkıntısı yaratmakta; eğitim seviyesi düşüklüğü, beslenme sorunları ve beraberinde sağlıksız nesiller yetişmesine sebep olmaktadır.

Spor Bilimlerinde Araştırma ve Değerlendirmeler

Research and Reviews in Educational Sciences

...Agnes, geleceğe dair anılarının uzun metraj bir rüya olup olmadığını düşündü. Kıvrılıp uzanan zaman mekân eğrisinde, benliğinin bir elektrik fırtınasına kapılıp fırlatıldığını hissetti. Bu tıngır mıngır sallanan vagonun içinde, varoluşsal bir kriz geçirdi. O dönemin kadınsal histerisi. Rüyalar, mezar hırsızları, korsanlar, bilim kadınları, askerler, afyonlar, falcılar ve maymunlar... Farklı yüzyıllardan ve coğrafyalardan gelen kahramanlar, başlarına gelen sıra dışı tesadüflerden sonra, yaşamın rastgeleli

1999'da Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı'nı kazandı. 2004'te lisans eğitimini tamamladı. 2005-2010 yılları arasında aynı kurumda çalgı eğitimi (dilsiz kaval) derslerine girdi. 2006-2008 yıllarında TRT kurumunun Türk halk müziğine yönelik çeşitli programlarında dilsiz kaval icrâ etti. 2011'de Ordu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümünde Öğretim Görevlisi olarak göreve başladı. Yüksek lisans eğitimini 2012-2015 yılları arasında Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik

Selda Sylvia Tacar & Pulat Tacar Kedilerin Kaleminden Okuyun Bizi başlıklı bu kitap, birlikte yaşamayı denemeye karar verdiğimizin altmışıncı yılında, kedilerle haşır neşir olmuş bir çift olarak, hem kedilerle birlikte geçirdiğimiz yılları onların gözünden naklettiğimiz hem de kendi serüvenimizi kedi gözü filtresinden geçirerek anlattığımız iki kutuplu bir oto-biyografi oldu. Kendi açımızdan önemli saydığımız bazı temel taşlarına, kişilere, olaylara değinmekle yetindik.