Gecesi lavanta kokan sıcak kentlere özlem duyuyorum. Gecenin beyazlığında bir dal lavanta açıyor kristalleşmiş yüreğimde; bir dal umut var oluyor bu beyazlıkta; lavanta kokuyor gece.

Among the most valuable sources of information to which Friar William had access, was the narrative by Benedict of Poland of his journey to the Court of Kuyuk Khan, in 1246, in company with John of Pian de Carpine. It is highly probable that Friar William met Friar John before leaving France in 1248, and received advice from him, and possibly communication of his report to the Pope, if it was written at that time. At all events, as the route followed by the latter was for much of the way through the same co

...A prince there was, long since in time it is. Of Church and State the power and wealth were his. The chase on horse one day to follow, bent; With pompous courtier-train afield he went. A handmaid58 fair was wand'ring near a grove. Her he espied, and straightway fell in love. His heart was snared; her form its cage, its stall. He lavished gold; and made her thus his thrall. But now, behold the wayward spite of fate! The maid fell sick, this prince's joy to bate. An ass had Hodge; no saddle to the fore. A

...God at last deigned to heal me of this mental malady; my mind recovered sanity and equilibrium, the primary assumptions of reason recovered with me all their stringency and force. I owed my deliverance, not to a concatenation of proofs and arguments, but to the light which God caused to penetrate into my heart—the light which illuminates the threshold of all knowledge. To suppose that certitude can be only based upon formal arguments is to limit the boundless mercy of God. Some one asked the Prophet the

...The study of man is closely connected with the idea of the evolution of man, but the evolution of man must be understood in a slightly different way from the ordinary. Ordinarily the word evolution applied either to man or to anything else presupposes a kind of mechanical evolution; I mean that certain things, by certain known or unknown laws, transform into other things, and these other things transform into still others, and so on. But from the point of view of this system there is no such evolution at

Sevgili Dostum; Bana yazdığın sözlerine kırıldım. Sana veda edemiyorum ama bu yazdıklarını hak edecek hiçbir şey yapmadım. Ben rahatsızım aylardır tedavi görüyorum, psikolojik sorunlarım var sana değil kendime bile faydam yok. Senden tek ricam var sakın kendini kurup doldurup üzme çünkü ben bittim çok kötüyüm. Belki bu sözlerim sana son olabilir. Lütfen rahat ol. Benim bundan sonra hiç kimseye faydam olmaz. Hayat beni harcadı. Ne kadar neşeli göründümse içimde kopan fırtınaları durduramadım. Hayata pes ett

İyi kalpli insanların ruhu ak güvercinler gibi gökyüzüne yükselirken ağır ruhlu olanlar kıldan ince kılıçtan keskin köprüyü geçemezdi, düşerdi içine sönmez ateşin. Her birimiz için gökyüzünde salınıp duran bir yıldızdan söz ederdi eskiler. Sadece bizim için orada olan bu yıldızlar içimiz karardıkça giderek yitirirdi rengini, sönükleşir, sonunda da düşerdi gökten. Yedi gün sonra inerdi yeryüzüne. Hayat bir kez daha dururdu. Olgun dutlar bile düşmezdi yere. Ballı incirler sıkı sıkıya dururdu dalında. Sararan

İstiklal Savaşı döneminde Batı Cephesinin önemi Doğu ve Güney Cephesindeki etkinliği daima geri plana itmiştir. Ancak doğuda girişilecek bir askerî harekât için, Rusların nasıl bir tutum akınacakları açıklık kazanmadığından bir süre beklenildi. Daha sonra hem Rusların durumu açıklık kazandı. Hem de Ermenilerin Türk Halkı üzerine giriştikleri katliam dayanılmaz boyutlara geldiği için doğuda askeri etkinliğe geçme kararı alındı. Türk askerinin doğu ve güneydoğuda yaptığı fiili harekât neticesinde Ermenilerin

Farsça'da Emir Kipi

Dünyanın İlk Şairi

İran'da çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi ve üyesi olarak çalıştı. Aynı zamanda Sosyoloji Bölüm Başkanlığı, Eğitim Bölüm Başkanlığı, Öğrenci İşleri Başkanlığı, Araştırma Müdürlüğü ve Rektör Yardımcılığı görevlerinde bulundu. İran'da ve yurtdışında Farsça Öğretim Merkezleriyle işbirliği deneyimine de sahiptir. El_Mustafa Üniversitesinde Öğretim görevliliği, Danışmanlık, Tercümanlık ve Yazarlık yaptı. Bunun yanı sıra Ankara Dil Kolejleri ve İran Kültür Müsteşarlığına bağlı Farsça Öğretim Merkezinde ho

Bursa'nın tarihi mekanlarından Mahfel'de toplanan bir gurup aydın seksenli yıllarda gen teknolojisindeki gelişmeleri tartışırlar. Aylarca süren tartışmalardan sonra Grek Mitolojindeki Tanrı ve tanrıçaların korkunç bir felakete uğramış, büyük bir medeniyetten arta kalan ve gen teknolojisine hâkim, gelişmiş insanlar olduğuna karar verirler. Amaçları Esas Olimpos'un Anadolu'da ve Uludağ'da olduğunu, Olimposluların kökeninin Anadolu olduğu, mitolojide adı geçen bazı tanrıların insan olduğu; Hititler, Troyalılar

Sebeplerin sonuçları belliyse yapılan hataların bedeli ödendiyse ve en doğru kararları bile kendi içimizde bize sevdirdiyse şükretmenin hazzını ve onu anlamak en doğru anlayış kalıbıdır diye düşünürüm her zaman... Bir celladın hayalleri arasında gidip gelen bu serüven çıktığım ilk yolculuk... Eğer bitirdiğim noktada beni tekrar görebilirsen bu senin hayallerinin izinde giden bir yolculuk...

Anemon Çiçekleri Anemonlar, Güneşe Dönmüş Yüzünü, Dağlara Savurmuş, Dökmüş Yüreğindeki Hüznünü... Buruşuk Dantel Gibi, Çökmüş Ayrılık Üstüne... Sarmış Gökyüzü, Yalnızlık Örtmüş Üstünü... Yapraklar Yeşil, Dallar Yeşil, Etrafı Yemyeşil... Gölden Yansımalar Gelir Ruhuma, Mavi Yengeçler Var Içinde, Su Damlaları Gibi... Issızlık Mevsimi Çöker Yüreğime, Yağmur Gibi Düşer Sol Yanıma, Ben Üşürüm...

Bakındım şu gök yüzüne kaybolmuş yıldızlar yolum karanlık. Karışmış gecelerim gündüze her yer kan ile bulanıp yıkılmış viranlık. Ne gidebildim ileri ne bıraktı beni sardı etrafımı şu kötü kaderim. Gittim çok uzak diyarlara yoktur hakkın katında artık bir kadri kıymetim.

Çocukken her sabah erkenden davar gütmeye kırlara çıkardım. Güneşin doğuşunu da hep zirvelerde yaşardım. Savrun Vadisi'ndeki insanların karınca gibi görünüşünü izlerdim. Evimizin karşısındaki duvar kalıntısına, Kale derler. Davar ardıçlıkta yayılırken o duvarı inceler, kaleyi arardım. Kale'yi hiç bulamadım, ama niçin kale dedikleri kafamda hep soru olarak kaldı. Çamlıklardaki küçük düzlüklere Harmanyeri derler hâlâ. Dedemin yaylası Teknecik'te kocaman yapı taşları ne anlama geliyordu. En önemlisi de oyu

Eda ve onun güzel perisi Elfina ile Baba, bu hikâyede Dante'nin İlahi Komedya'sındaki Cehennem, Araf ve Cennet yolculuğuna katılırlar. Araştırmalarıyla ve gece sohbetleriyle Dante'ye eşlik ederler... Dante'nin öte âlemlere ait düşüncelerini İslam inancıyla karşılaştırırlar. Bu konuda onlara Palacios'un yazmış olduğu Dante ve İslam (Özgün adı: La Escatologta musulmana en la Divina Comedia) adlı eseri yol gösterici olacaktır... Hikâyenin içerisinde Baba ve Eda'nın akıllarına pek çok soru takılır. Peki, güze

Hemşirelik eşsiz bir yolculuktu... Akıl, ruh, beden ve kalplerindeki sıkıntılarına çözüm arayışında olan hasta yolculara manevi iyilik ve umut kapılarını araladığımız bir yolculuk... Peki böyle bir yolculukta yeni bir dünya kurulabilecek miydi? İşte yolumuza düşen yolcuları tanıma gayretinde bir adım olmanın umudu ve uzanan bir el olup ona tutunmanın arzusu, bir bahar büyüsünün henüz çiğ düşmemiş tomurcuğunda olan böyle bir dünyanın hasreti bu kitabı doğurdu. Elinizdeki bu kitap, keyifli olduğu kadar düş

Yalancı bahar mıydı kışa döktü çiçeklerini ağaçlar ve de sevdalar

Mucizesi ve uğuruyla, sağ kolu ve adamları ile aynı gün doğan bir cihan hükümdarı... Hızır'ın (as) mühürlediği, eğittiği, öğüt verdiği bir sahipkıran... Her canlıya dokunan bir suret: merhamet, adalet, hak ve Hakk... İnsanın kendi tecessüs ve tahassüsüne ulaşma arzusu... Zamanın adeta aynı kalıp oyuncuların devir teslimle devam ettiği hayat yolculuğu... Geçmişin aynasındayken kendi aynamıza da bakabilmek ve en önemlisi kendi aynamızdaki yolculuğu fark etmek... Nesin sen? Masal mı, mektup mu, hikâye mi; yo