Selanik´te İtalyan mason locasını kuranın ismini ve özelliklerini biliyoruz da, tarihini bilmiyoruz. Baruh Kohen adındaki Volterci, özgür fikirli bir düşünür, 1880´den 1905´e kadar kentte, bir havari gibi fikir özgürlüğünü vaaz etti. Ön yargısız ve geleneklerden sıyrılmış olarak eleştiriler yaptı, hahamlarla çatıştı ve yerdi. Havariliğini bazı arkadaşlarıyla kurduğu, İskoç ritine bağlı bir İtalyan mason locasında sürdürdü. Bu loca bir kaç yıllık faaliyetten sonra kapandı. 1901 Kasım´ında yeniden canlandı ve

Metin Aydoğan'ın, 'Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye' başlıklı iki büyük ciltlik çalışması, ülkemizin 20. yy. boyunca yaşadığı çalkantılara, öyle değişik, o kadar alışılmadık -fakat doğru ve gerçekçi- açılardan öyle ışıklar tutuyor ki, 'tespitleri' ve 'sonuçları' çok daha fazla alakaya layık. Zincirleme tartışmaları yapılmalı, kapsamlı eleştirilere açılmalı ve ortaklaşa okunup irdelenmelidir. Metin Aydoğan bu eseri ile, 12 Eylül 'parantezi'nden bu yana sona ermiş gibi görünen, bu ülkeyi ve tarihini anla

İstanbul'u sevmekle başladı her şey... Bu sevgiyle yaşayan otuz dört kişinin yüzlerce anısını gün ışığına çıkarma arzusu ile devam etti. Onların şahitliklerinin izinde şehrin dokusunu, tadını, kokusunu, sesini, yapısını, insanını, yemeğini, suyunu, havasını tanıtma ve anlatma yolunda bir serüven başlamış oldu. Bu serüvene eşlik etmek isteyenler bu kitapta; Ahmet Ümit'in İstanbul'u Savunma Derneği hayalini, İlber Ortaylı ile Kerem Görsev'in zaman makinesinde İstanbul'u dolaşma isteğini, Çetin Altan'ın 2112

İstanbul’da bir otelde 2004 yerel seçimlerinden önce,Belediye başkan adaylarına seçim kazanma stratejisiüzerine seminer veriyordum. Türkiye’nin dört bir yanından başkan adayları vardı. Adaylardan biri, Isparta’nın bir ilçesinden geldiğini, 2 dönemdir başkanlık yapan kişinin bir doktor olduğunu, çoğu emeklilerden oluşan kasaba halkını ücretsiz muayene ettiği için seçimi yeniden kazanmasının kesin gibi olduğunu söyledi. Bana bir öneriniz var mı? dedi.Kendisine, seçimi kazandığında birlikte çalışacağını ilan e

Her birinizin bir babası ve bir annesi var. Onlar olmasa idi dünyaya gelemezdiniz. Eğer Atatürk, milletinin ve ordularının başında Anadolu savaşlarını kazanmasa idi, bu dünyada vatansız ve hürriyetsiz kalırdınız. Asıl öksüzlük budur. Onun için kitaba Babanız Atatürk adını koydum. Hayatınızı ana-babanıza, hür, şanlı ve şerefli Türklüğünüzü Atatürk'e borçlusunuz. Size, babanız Atatürk'ün nasıl yetiştiğini, neler yaptığını, nasıl bir insan olduğunu anlatmak istiyorum. Onunla, niçin övündüğünüzü, nasıl onun gib

“Bir milletin tarihi, o milletin hafızasıdır.” Bu vecizenin ifade ettiği gerçeğin yanı sıra, toplumumuzun hafıza kaybına uğratılmak istendiği, özellikle genç dimağların şanlı tarihimizden koparılmak için yoğun ve sistemli bir metot uygulanarak âdeta redd-i miras yoluna gidildiği bir hakikattir. Meseleyi bir başka cephesiyle ele aldığımızda, günlük hadiselerin dışında, sohbetlerimizin vazgeçilmez konularından birinin de ‘Osmanlı Tarihi’ olduğunu müşahede etmekteyiz. Bu noktada aklımıza hemen şu soru geliveri