Çok az insan ne istediğini gerçekten bilir. Çoğu, bir şeylerin gerçekleşmesini umarak belirsiz bir şekilde mücadele eder. Mücadele etmekle o kadar meşgullerdir ki bir zamanlar biliyor olsalar da artık ne için mücadele ettiklerini unutmuşlardır. Boğulan bir adam gibidirler bir yere ulaşmak için harcayacakları enerjiyi ziyan ederek düşüncesiz veya yönsüz bir şekilde -amaçsızca- tüketirler. Herhangi bir şansı yakalamadan önce ne istediğinizi bilmelisiniz.‘Çağların Sırrı’ aslında sır olmayan ancak atladığımız

Müzik ve dans tarih boyunca ve her kültürde ruhsal dünyamızı zenginleştirmek veya iyileştirmek için, sihir ve şifa için kullanılmıştır. Sevdiğin, dinlediğin şarkılar seni sana anlatan aynalardır. O aynalann yansımasından sen sandığın senleri fark edebilir, gerçek seni keşfedebilir ve yaşamını yeniden yaratabilirsin. Bu kitap müziği ve dansı farkındalıkla kullanma rehberidir. Yeni bir farlundalikla ve bilimin ışığında onlara bakmaya, onlarla yeniden tanışmaya, müziği, şarkıları yeni bir bakış açısıyla din

Aklımızdan geçen her şey bizim oluşturduğumuz eserlerdir, ne hissediyorsak, hissettiğimiz şey bizim isteğimize bağlı olarak gerçekleşir. Şunu unutmayalım ki attığımız her adımın, söylediğimiz her sözün, nasıl yaşadığımızın, nasıl davrandığımızın senaryosunu yazan, yöneten ve baş rolünü oynayan kişi bizleriz. Aklımıza gelen şeyler nasıl başımıza geliyor? Korktuğumuz şeyler bizi nasıl buluyor? Peki, biz bunları yönlendirebilir miyiz? Biz istediğimiz bir şeyi kendimize çekip istemediğimiz şeylerden uzak kalabi

Bu kitap insanlaşma serüvenimizin farklı alanlarına geçiş yaparak, başkahramanı olduğumuz yeni bir hikâyeyi nasıl daha üst bir bilinçle ve özgün bir yaratımla ortaya çıkarabiliriz sorusuna cevaplar bulmaya çalışacağımız içsel bir deneyim yolculuğudur.Günlük yaşantımızdaki deneyimlerimiz, en derin duygu, düşünce ve buna bağlı davranışlarımızın birer sonucudur. Bu sonuç anılar toplayıcısı olan bizlerin oluşunu yaratır yani hikayesini.Ve... Hiçbir dönüşüm yolculuk olmadan gerçekleşmez...Eğer yaşamımızda olum

İri çınarların, iri servilerin süslediği sahili gösteren kayıkçı, 'Buraları görüyor musunuz?' diyor, 'Eskiden burada kahveler, tiyatrolar vardı, Abdi oynardı, Kel Hasan oynardı. Buraları tıklım tıklım dolardı. Yalnız orası değil, bu derenin üstü de kayıktan görünmezdi. Kel Hasan'ın sahneye çıkacağını beliğ eden davul gürültüsü duyuldu mu yalnız içerdekiler değil, kayıklardaki insanlar da gülmeye başlarlardı.' Suat Derviş bu sefer roman ya da öyküleriyle değil, hayalden hakikate yönelişinin milatlarından

Maus, Çok varlıklı olabilirsiniz; sayısız mücevherleriniz, küp küp altınlarınız olabilir. Benim hiçbir zaman olamayacağım kadar varlıklı olabilirsiniz ama ben de bana öyküler anlatan birini tanıyorum. der. Biz de öyküler anlatan birilerini tanımanın zenginlik olduğuna inandığımız için sizlere bize yakın gelen, duygu yüklü farklı yazarlara ait öyküler anlattık bu kitapta. Anekdot ve özdeyişler dağarcığı, görgülü insan için en büyük hazinedir; eğer birincileri yeri geldikçe sohbetlerinde kullanmayı, ikinciler

Bende, hayatımı şifalandırabilir miyim? Danışanlarımın sıklıkla sorduğu sorulardan biridir bu. Evet, hepimiz kendi hayatlarımızın şifacısı olabiliriz. İşte bu kitap bunu nasıl yapabileceğinize dair, kendi hayatımdan örneklerle dolu bir şifa yolculuğu... Bu kapağın altında yer alan bilgiler; hayatlarını bereketlendirmek ve gelişmek isteyenlerin gelişimlerine destek olmak, onların arzu ve hedeflerine ulaşma yolculuğunu kolaylaştırmak için yazıldı. Bu yolculukta, şahit olduğum her mucizevi olayın tanığı olacak

Bir hikâyesi olmalı insanın. Ne olursa olsun o hikâyeyi yaşatabilmeli. Anlaşılmayı beklemeden önce kendini anlayabilmeli. Hangi yöne yürüyeceğini, ne zaman duracağını, ne zaman akışına bırakacağını bilmeli. Sadeliği, dinginliği içselleştirmeli. Eli nasır tutsa da bırakamayacağı hayalleri, çıkmaz sokaklara denk gelse de bulacağı başka yönleri, savaşacaksa da değeceğine inandığı emelleri için savaşmalı. Gerekirse Çok yoruldum diyebilmeli. Şöyle bir arkasına yaslanıp nefes alabilmeli. Bilmeli. Kendisini neyin

Doğduğumuz andan itibaren dünyayı hikâyeler üzerinden anlamlandırırız. Derdimiz, sevincimiz, duygularımız hep hikâyelerin içinde anlam bulur. Geleceğe aktardıklarımız da hep hikâyelerdir, geçmişten miras aldıklarımız da. Mutluluk Yavaş Yavaş Gelir, küçük yaştan itibaren hayatı hikâyeler üzerinden anlamlandırmaya çalışan bir gencin, Emre'nin yaşamından süzülenlerle içinde pek çok gözlem barındırıyor. Edebiyatla psikolojinin yumuşak bir sentezi, bizi biz yapan değerlerin yer yer hüzünlü yer yer umut vadeden h

Sen kimsin? Yapmak istediğin halde bir şeyleri yapmıyorsan, Bir şeyleri de yapmak istemediğin halde yapıyorsan, Gözlerindeki ışığı geri gönderiyor ve mutluluk içerisinde mutsuzluk arıyorsan; Beyninde oluşturduğun eserde problem var demektir. Onun için de beynindeki eserin heykeltıraşı olarak, restorasyon çalışmalarına hemen başlamalısın. Bu konuda nöronların sana yardım etmek için doğru emirler bekliyor. Nasıl mı? Bunun için öncelikle kendini tanımalısın; Sen kimsin? Gerçekten kendini tanıyor musu

Robert Greene 1959 yılında Los Angeles'ta doğdu. Wisconsin, Madison Üniversitesi'nden mezun oldu. Bir süre Hollywood'da senaristlik yaptı. 1998 yılında yazdığı İktidar (Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası) adlı kitabıyla şöhreti yakaladı. Ve bunu Baştan Çıkarma Sanatı ile 33 Stratejide Savaş izledi. 2003 yılında iş insanlarına danışmanlık yapmaya başlayan Greene, 2007 yılından beri de Amerikan Giyim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu üyesidir. 2009 yılında pop sanatçısı 50 Cent'in yaşamını anlatan İktidarın 50. Y

Küs müyüz Tanrım? kitabıyla zamanın efendisi Satürn'ü anlatarak geniş kitlelere büyük bir farkındalık kazandıran Astrolog Olgu Ilgın, bu kez de şansın imparatoru, mutluluğun sihirbazı, bereket ve iyilik gezegeni Jüpiter'i yazdı. Bazen senin için zaman gelir. Sevinmenin, büyümenin, zenginleşmenin, âşık olmanın, başarının, bereketin, şenliğin, mutluluğun... Hep bekledin, hep istedin, hep inandın. İşte şimdi geldi. Zaman gelir, öyle bir gelir ki hayat bir festivale döner. Birden ışıklar yanar. İçinde ve dışınd

Refah kavramı modern hayatın gelişimiyle birlikte daha çok gündeme gelen devamlı gelişen ve kapsamı genişleyen dinamik bir kavramdır. Ölçemezseniz yönetemezsiniz, hedeflemezseniz ulaşamazsınız özdeyişi uyarınca toplumsal refah düzeyini ölçmek uygun iktisat politikalarını belirlemek ve uygulamak açısından olduğu kadar; geleceğe yönelik hedefler koymak açısından da son derece önemlidir. Bu kitapta ekonomik büyüme ve kişi başına milli gelir ile başlayan insani gelişme endeksi ile devam eden ve bugün itibarıyla

Yaşamda ulaşmaya çalıştığınız şey, ilk rüyayı gördüğünüz yerde saklı. Bizler onu bulmak için bir yaşam harcıyor, kendi yaşam hikayemizi yazıyoruz. Hikayemizin akışında bazı şeyler istediğimiz gibi gitmemekte ısrar ettiğinde, yanlış anladığımız bir şey ya da bazı şeylerin olduğunu fark etmemiz gereken an geliyor. İşte o, yaşama başka türlü bakmamız gerektiğini anlamamız gereken andır.

Bir Gencin Manifestosu Erdinç Üstündağ Ah ulan kahpe dünya... Vallahi inandım her şeyin sahte... Huzur arıyorum ya bir lokma huzur... Bir halden anlayan insan evladı yok mu şu âlemde? Her şey para mı be? Para olmadığında, gece yarılarına kadar köşe başında beklediğim, soğukta avucuma hohlayıp titrediğim manita bile surat yapıyor gerektiğinde... Türkçesini söyleyeyim size, cebimdeki papel suyu çektiğinde... Babam diyor ki: Bir baltaya sap olamadın! Annem diyor ki: Bu kılık kıyafetle gözüm görmesin seni! Defo

İbrahim Tanrıkulu - Ahmet Alpaslan Liseye geçiş ve üniversite giriş sınavları rekabete dayalı bir eğitim sisteminin ürünleridir. Sınav sisteminin sık sık değişmesi ve belirsizlikler, sınavların ya hep ya hiç olarak algılanması, hayatla ilgili sınavlara yüklenen anlamlar, ailelerin beklentileri, kişinin sosyal çevresindeki insanların yaklaşımı ve gelecek kaygısı bu durumu farklı bir boyutlara taşımaktadır. Planlanıp, iyi bir ön hazırlık yapıldığında; sistemli çalışma yollarıyla birlikte sınav yaklaştıkça sın

Herkesin başka bir âlem olduğu şu dünyada meşguliyetimiz, düşüncemiz, beğenimiz, sevgimiz, beklentimiz, kriterlerimiz ve daha nelerimiz nelerimiz... Hep farklıdır. Bu kadar farklılıklara rağmen yine de buluşacağımız ortak noktalar, paylaşacağımız düşünceler, beğendiğimiz yönler, huzur bulduğumuz uğraşılardaki buluşmalarımız illa ki olacaktır. İşte tam da bu noktalarda, buluşmaların başlangıç noktası olacağı için BU KİTAPTA SEN VARSIN.

Genç adam! Yaş alırken yaşamayı unutma. Hayatta bir şeylerin tadını çıkarmak için benim yaşıma kadar bekleme. Kazancını eşit bir şekilde başkalarıyla paylaşan, kendi hakkını ve çıkarlarını koruyan, başkalarının hakkına saygı duyan kişi yaşadığı her güne değer kattığı gibi zenginliğe giden yolu da aşmaktadır. der Conwell. Russell H. Conwell, insanların başarıyı yakalayarak nasıl zengin olabileceğini şehir şehir dolaşarak Elmas Topraklar isimli konuşmasıyla sayısız insana anlatmıştır. Daha sonra metinleştiril

Bilimsel sosyalizm öğretisinin temellerini atan Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto'yu yazdıklarında Avrupa'da bir hayalet dolaşıyordu... Üretim ilişkilerinin kökten değişimine paralel yaşanan toplumsal dönüşümler ve kabaran tepki dalgasının birleşik bir Avrupa devrimiyle taçlanacağını öngörmüşlerdi. Ancak tarihin tekerleği beklenildiği gibi dönmedi: Devrim, Ekim 1917'de Rusya'da gerçekleşti ve proletarya, nüfusun ezici çoğunluğunu köylülerin oluşturduğu geri kalmış bir tarım ülkesinde iktidar

Yeni bir çözüm üretilene kadar, akademik ve meslekî olarak istediğimiz hedeflere ulaşabilmek için öncelikle sınav aşamalarından geçmemiz gerekiyor. Maalesef farklı nedenlerden kaynaklı olarak; sınavlar, bir korku unsuruna dönüştürülmüş durumda. Sınavların bunalım nedeni olarak gösterilmesi, aşırı kaygı ve endişe uyandırıcı olarak sunulması; öğrencilerin psikolojisini ve hatta fizyolojisini bozuyor. Sadece öğrencilerin mi? Aileleri de olumsuz etkiliyor. Sınavın yegâne çare olduğunu zannetmek, kendini sürek