Her bir şehirde bizi bekleyenler, şehre ulaşırken uğramamız gereken onca gönüller vardı. Kimi zaman yaşlı bir teyzenin duasıyla, kimi zaman da bir bebeğin gülümseyişiyle heybemize nice güzellikler doldurarak ayrıldık şehirlerden. Yarım kaldı çoğu kez ziyaretlerimiz. Yarımız kaldı çoğu kez şehirlerde. Bir kez daha dönmek için geride sebepler bıraktık.

Maalesef iki rüyamı ve bir anımı bu kitabımda yazamadım çünkü, dünyada rüya görüp tutuklanan ve yargılanan ilk insan olmak istemedim.

Hüseyin Gökçe, Denizli'de 8 Nisan 1954'te doğdu.Okuldan ayrılarak 15 yaşında gazeteciliğe başladı.Dışarıdan İmam Hatip ve Denizli Lisesini, Eğitim Enstitüsünü bitirdi.1977'de İstanbul'a yerleşti. Gazete ve dergilerde en alttan başlayarak başyazarlık ve genel yayın yönetmenliklerine geldi, reklam ajansları kurdu. 1979'da ilk kitabı Damla Damla Tarih yayınlandı.Mesleğine ara verip tekstil ve dış ticaret sektöründe çalıştı.Beş yıl Moldova İstanbul Fahri Başkonsolosluğu görevinde bulundu.İş adamı olarak dört yı

Dünya havacılık tarihinde en süratli gelişen teknolojiler, yenilikler ve buna paralel olarak insanın cesaret duygularını tetikleyen olgular manzumesidir. Her Türk gencinin hayalinde uçma tutkusu vardır; çünkü göklerde özgürlüğün sınırı yoktur. Gökler arenadır; tekerleklerini yerden kesen her uçak savaş şartları içerisindedir. Bu sonsuzlukta hayatta kalmanın tek yolu galip gelmektir. Bu kitapta Türk Hava Kuvvetlerinden emekli, Kıdemli Albay Zübeyir Batur'un savaş pilotu olarak 28 yıl Hava Kuvvetlerinde, 14 y

Benim bu yaşam öyküm, Anadolu Kavimlerinin bize bıraktığı kültürün ancak denizde bir damlası, çölde bir kum zerresi kadardır. Evet, o bir damla ile susuzluğunu gidermek isteyen ve zerrede kendini arayan okurlara şimdiden teşekkür ediyorum. Bu bir damla, benimle ağlayıp benimle gülen insanlara armağanım olsun. Zerredeki benden bir parçayı da kendinizde bulabilirseniz ne mutlu bana...

Hapishane Günlüğü - Ülkemin Göklerinde yükselen sesimizi duymadı kimse ve sesimiz asılı kaldı Kendi Gök Kubbemiz altında. Bu sesi yıllarca sadece yaşayanlar duydu, yaşayanların yakınları duydu. Oysa o ses ülkemiz adına yükselen bir çığlıktan başka bir şey değildi. Yıllar öncesinde kimsenin kimseyi duyacak hâli de yoktu doğrusu... Ben bugün o sesleri dinlediğimde, yaşadığım dönemde hiç duymadığım nice ayrıntıyı duydum. O sesler, memleketimizin direniş ve tutunuşuydu belki, belki hiç bilmediğimiz ve tanımadı

Fırat Cewerî'nin 40 yıllık edebiyat yolculuğunu anlatan bu kitap, onunla yapılmış söyleşileri bir araya getirdik. Bu söyleşiler ile Cewerî'nin edebi yolculuğuna, siyasete, edebiyata ve kendi hayatına dair görüşlerine, yazma stili ve roman kahramanlarını nasıl seçtiğine kadar birçok konuda Firat Ceweri'yi tanımış olacaksınız. Kürt edebiyatının gelişimi, edebi dilin oluşumu ve aydınlanma faaliyeti alanındaki rolü azımsanmayacak kadar büyüktür Cewerî'nin. Celîlê Celîl Kürt yazı dünyasında yazanlar az değild

- Malumunuz, insan hafızasının unutmak gibi bir hastalığı var. Ömür boyunca yaşanabilecek ender felaketlerden birisinin tanıklığı yanında, ülkeyi yöneten siyasi iradenin, bunu bekasını sürdürmek adına kullanışını da değerlendirmek gerekiyordu. Bu kitabı onun için hazırladım; kolayca geri dönüp yaşananlardan dersler alabilelim, cehenneme giden yolların nasıl döşendiği görelim diye... - Siyasi rejimin niteliği gereği sosyal medyaya sıkışan doğru ve hızlı haber akışı, yazılarımın asıl kaynağıydı. Sosyal medya

Bu kitapta 1950-1975 yılları arasına kalan çeyrek asırlık bir yaşamdan bölümler bulacaksınız. Bu dönem doğanın rengarenk, yaşamların ise siyah beyaz olduğu yıllar! Teknolojinin sıfır olduğu, insanlığın, dostluğun, komşuluğun, kardeşçe yaşamın dorukta olduğu ama her şeyin en doğal olduğu yıllar!!! Bir dağ köyünden çıkan, Taa Bolu ya kadar uçan, Küçük bir serçe kuşunun gözünden Yaşam kesitleridir bunlar! Son öğretmen okullarından, Bolu Kız İlköğretmen okulunun, Minicik kızçelerinin büyüyüp, Işık olar

Bu çok önemli müdahaleyle lan Angus, doğa bilimcilerin çalışmalarıyla sosyalist ekonomi-politiği birleştirip bize ihtiyacımız olan silahları verebilecek ve kendi bölümlerinin topla mından çok daha büyük olan bir sentez üretiyor. Antroposen'le Yüzleşmek ne yapılmaması gerektiğini oldukça açık bir hale getiriyor. fvlichael Lebowitz The Socialist Imperative : From Gotha to Now kitabının yazarı Antroposen'in sadece doğasını ve insan hayatı için ölümcül sonuçlarını değil, aynı zamanda onun toplumsal ve ekonomi

Bir gün seksen vagonlu uzun burunlu kırmızı bir dizel tren, tam köyün girişinde arıza yaptı. Yarım saat geçmeden neredeyse bütün köylüler demiryolu köprüsünün altından geçerek, demiryolu boyundaki yamaca otuzar, kırkar santimetre aralarla çömdüler. Çok uzaklardan bakan biri leylekler gelmiş sanabilirdi. Köyün kahvesi trenin bulunduğu yere yüz metre mesafedeydi ve kahveci, kahvenin önüne çıkmış sinirli hareketlerle, yerdeki boş sigara paketlerini tekmeliyordu. Çünkü, kahvede müşteri yoktu ve herkes treni izl

Ya hayatta kalmanın tek yolu, sözümona düşmanınıza güvenmekse? Aralık 2010'da, Tunus'ta ateşe verilen bir bedende tütmeye başlayan devrim havası çok geçmeden Yemen'e de ulaşmıştı. Bir yanda Hadi'nin sadık taraftarları, öbür yanda eski Cumhurbaşkanı Salih tarafından desteklenen Husiler ile Yemen'in Kuzey ve Güney'i arasındaki uçurum gittikçe derinleşiyordu. Bu yükselen tansiyonun ve artan çatışmanın ortasında, dünyada görmek istediği değişimi başlatmaya niyetli, genç bir dinler arası diyalog elçisi ve barış

*Nigât Hanım'ın günlükleri ilk kez yeni harflerle ve tam metin olarak neşrediliyor. * Titiz bir çalışmanın ürünü olmanın yanında Nigâr Hanım'la ilgili en önemli ilmi çalışmaları yapan Naim Bekiroğlu'nun önsözünü ve notlarını ihtiva ediyor. *Nigâr Hanım mensup olduğı aile ve yazar kimliğiyle kendi döneminin önemli figürlerinden biri ve son derece kalabalık bir sosyal çevreye sahip. Bu da demek oluyor ki Günlük'te Osmanlı bürokrasisinden hanım sultanlara, dönemin politik olaylarından sosyal değişimlere, musik

İnanılan değerler, savunulan davalar, inananlardan, özveri ve bedel ister. İnandığını iddia edenler, davaları uğruna maddi, manevi, bedenî ve fiziki olarak bedel ödemedikçe, Rahmanın lütfuna mazhar olamayacakları için bu anlamda yapılan her amel, çekilen her çile, yaşanan her imtihan, bir güzelliğin ifadesi olmakta ve bu davayı bir o kadar yüceltmekte, bir o kadar kutsallaştırmaktadır. Dolayısıyla bu kutsal dava, bir anlamda fedailerini de değerli kılmaktadır. Bugün, inançların özgürce yaşanması konusundaki

Bu kitap, küllerinden yeniden doğan bir milletin dramatik öyküsünü anlatır... Aslında bir anlamda da dünya ve insanlık tarihinin karanlık kuytularına ışık tutar. Asimetrik olarak genelden özele, devletlere ve milletlere, olaylara ve savaşlara farklı bakış açıları sunar. Otuz yıllık araştırma, inceleme ve gözlem sonucu ortaya çıkan bu kitap, Almanların bugünkü başarı sırlarının da ifşasıdır! Kitapta ayrıca, Alman tarihinin perspektifinde, insana dair her şeyi tüm boyutlarıyla görebilmek olasıdır. Din ve ırk

1960'lı yıllar ile başlayan göçler, yoksulluğun, hastalıkların ortasında ortak kaderler... 12 Eylül dönemindeki işkenceler, ötekileştirmeler, baskılar ile yenik düşmeye mahkum olan hayatlar, sönen hayaller... Tuzluçayır'da, Natoyolunda gecekondularda birlik ve beraberlik içerisindeki emekçi insanların köyden Ankara'ya uzanan göç yollarında ayakta kalabilmek için verdikleri hayat mücadelesinde onları neler bekliyordu? Veli Bayrak, yokluğun tam da ortasındaki insanların çocuklarının okuması için, verdikler

İSLAM GARİP OLARAK GELDİ VE YİNE BAŞLADIĞI GİBİ OLACAKTIR. O HALDE NE MUTLU GARİPLERE. (Hadis-i Şerif) Kalbe düşen ani bir sancıyla başlayan önce vahşi çöllere oradan da insanın iç âlemine doğru yönelen bir arayışın hikayesi. Bu yolculuk bilginin merkezi olarak kabul edilen bir yerden vahşi çöllere doğru açılan ve bana hiç rahat yüzü göstermeyecek birçok yolculuklar zincirinin başlangıcıdır. Bayazîd-i Bestam'ın meşhur Aramakla bulunmaz, ama bulanlar ancak arayanlardır' sözünün peşinden çıkılan karşı konulma

Ömrümü bir güne yazıp sığdırabilirim ama bir günümde yaşadıklarımı gün gelir bir ömre sığdıramam.Mustafa Tenker

Atatürk'ün ölümünü görmüş olanlar, bir daha kime ağlayacaksınız? Sevdiklerinize dokunmanın en harika ve unutulmaz yoludur mektuplaşmak. Bu satırları seni hissederek, seni anlamaya çalışarak yazıyorum, demenin güven veren halidir. İncelikle yazılmış bir yazıyı alıcısına göndermek için vakit ayırmak, bir bağı daha da güçlendirip asla koparmak istemediğinizi gösterir. Sadakati tescillemenin en kabul gören yöntemidir belki de. Beklentisiz kurulan her cümle söylemek istenilen gerçekleri ve unutulmasını asla ist

Ben, gönüllü köprü bekçisi, Gece gündüz burada... Gündüz Vassaf, Mostar Köprüsü'ne ilk görüşte aşık olur. Aylar geçer. Köprünün geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında almaya başladığı notlar, bir köprü bekçisinin günlüğü haline gelir. Gündüz Vassaf, Mostari'de bir yandan dünyayla hesaplaşıyor, öte yandan da samimiyetle kendini sorguluyor. Günlüklerin de Mostar Köprüsü'ne duyduğu tutku tüm yalınlığıyla ortaya çıkıyor. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası ilan edilmiş, Evliya Çelebi'nin 16 imparatorluk dol