Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 32 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ramazan cebinde bisürü resim çıkarır, karıştırır. -Bu benim oğlanın resmi...Bu askerlik hatırası. Bu kimdi Mahmut? -O mu? Şey olacak...Eroin kaçakçısı Duman Ali... -Bu da otel faresi Suphi...Resimler birbirine karışmış. Bul şu Fil`i be Ramazan! Mahmut`la Ramazan resimleri karıştırırlar, Fil Hamdi`nin resmini ararlar...
117 TL.
Bundan yedi sekiz ay kadar önce eve gelen bir arkadaşım, - Neden gözlük kullanmıyorsun? diye sordu. - Neden kullanayım? - İnsan bu yaşa geldi mi gözlüksüz olmaz. Şimdi gözlük kullanmazsan ilerde büsbütün gözlerin bozulur, hiç görmezsin. Arkadaş gitti, benim gözlerimde de bir bulanıklık başladı. Ne uzağı, ne yakını görebiliyorum. Ayrıca bir de gizli özentimi söyleyeyim. Hayatta gizli gizli iki şey istemişimdir. Biri, saçlarımın dökülüp alnımın açılmasını, biri de gözlük takmayı. Bu ikisi insanı aydın kişi gö
115 TL.
Gülmece edebiyatının doruğundaki yazarımız Aziz Nesin'i 100. Doğum Yılında anarken onun öyküleri, yazı ve konuşmalarından derlenen tematik bir seçki sunuyoruz. Aziz Nesin'in öyküleri geniş bir konu yelpazesi içinde yalnız günlük yaşamı değil insanlık durumlarını ve toplumsal ilişkileri de gözler önüne serer, okuyanı güldürürken hayatı anlamaya yöneltir. Aynı çeşitlilik yazıları ve konuşmalarında da geçerlidir. Seçkimizi hazırlarken istedik ki Aziz Nesin'in kitaplarındaki öykü ve yazılarını bu kez tematik bi
170 TL.
Namus gazı yarım litrelik, bir litrelik, iki litrelik şişelerde, beş litrelik binliklerde ve onbeş litrelik damacanalarda, yani norm üzerine beş boy kap içinde standardize edilmişti. Dediğimiz gibi, çok duyarlı ve korunması pek zor olduğundan, birazcık ışık alıp Namus'larının rengi attığı için üzüntülerinden intihar edenler çok oluyordu. Gazetelerde sık sık, Sahip olduğu iki damacana Namus'unun ışık alarak rengi attığı için bir tüccar intihar etti gibi haberler çıkmaktaydı. Namus yüzünden cinayetler de oluy
117 TL.
Komiser, - Yaptık, dedi, seni şehir meclisine üye yaptık. Hadi kardeşim, in aşağı da arkadaşlarını bekletme!.. - İnmem! Belediye başkanı yapın ineyim! İhtiyar, - Gördünüz mü, dedi, vaktiyle gerekti. Şimdi hiç inmez. Ter içinde kalan itfaiye komutanı, - Yani belediye başkanı yapsak ne olur, dedi, yapalım. Sonra iki elini ağzına boru yapıp yukarı seslendi: İn kardeşim!.. Seni belediye başkanı yaptık, in de görevine başla! Deli göbek atarak, - İnmem, dedi, bir deliyi belediye başkanı yapanların arasında beni
120 TL.
Eski kuşaktan eşek, - Aman Tanrım, yoksa bu gelen gerçekten kurt mu?.. Hayır, olamaz. Olmamalıdır. Ah... Yok, yok, kurt değil... diye inlemeye başlamış. Kurtla aralarında elli adım kalınca o yine avunuyormuş: - Şu karşımda gördüğüm yaratık kurt değildir inşallah... Canım, ne diye kurt olsun... Belki devedir, belki fildir, belki de başka bişey, belki de hiçbişeydir. Ben de herşeyi kurt görmeye başladım. Kurt sırıtarak yaklaşmış, yaklaşmış. Aralarında ancak bikaç adım kalınca yaşlı eşek, - Biliyorum, bu gelen
115 TL.
Bilindiği üzere her ülkede azçok birbirine benzer yiğitlik ölçekleri vardır. Kimi ülkede örneğin pazu gücü yiğitliğin göstergesidir. Sağlam yapılı insanlar yiğit sayılır. Kimi ülkede yiğitlik boyla bosla, pazu gücüyle değil, yüreklilikle ölçülür; gözünü budaktan sakınmayanlar yiğit sayılır. Kimi ülkede sözünü sakınmayanlar, eğriye eğri doğruya doğru konuşanlar yiğittirler. Kimi ülkede... Ülkelerden birinde yiğitliğin ölçüsü taşaktı. Yiğitlik orda taşakla ölçülürdü. Böyle olunca o ülkede kadınlardan yiğit çı
127 TL.
- İmdat... Can kurtaran yok muuu... Namus düşmanı canavar bana saldırıyoooor... Kurtarın beni, imdaaat!.. diye bağırmaya başladı. Öyle bir cırlak ses ki, kuzey kutbundan bağırsa güney kutbundan duyulur. Öyle de oldu. Ya onun sesini duydular yada asansörün çıkmadığını görünce yarı yolda bozulduğunu anladılar. Asansör büyük bir hızla aşağı doğru inmeye başladı. Buna inmek değil, düşmek demek daha doğru olur. - Eyvah!.. diye iki eliyle boynuma sarıldı. Asansörün dibi yere vurduğu zaman biz onunla kucak kucağa
127 TL.
- Gürültüde yazarım da, yalnız yanı başımda birisi konuşursa yazamıyorum. -Canım efendim, gürültü olmasa daha iyi değil mi? Ne hakları var sizi rahatsız etmeye, yavaş da konuşabilirler. İşte Danimarka'da, İsveç'te, Hollanda'da katiyen böyle bişey olmaz. Onun için de adamlar ilerliyorlar. Çünkü onlarda insanın insana saygısı vardır. Bu saygı üstüne türlü örnekler de göstererek konuştu da konuştu. Terbiyesizlikti ama ne yapayım, o anlatırken başımı kâğıtlara eğip yazmaya başladım; yazmıyordum, yazarmış gibi y
130 TL.
Çıplak gözle görünemeyen gerçekleri, biz yazarlar uydurmalarımızla çok daha gerçek olarak, dıştan görünenin iç yüzünü ve arka yüzünü de göstermeye çalışarak anlatıyoruz. Hayır, hayır... Siz yetmiş yaşınızdan sonra, dinsizken girdiğiniz yeni dine, o dinin en doğru din olduğuna gerçekten inandığınız için değil, sevdiğiniz genç ve güzel kadının dini olduğu için girdiniz. Unutmayınız Bay Garanda, gerçek aşk, Aşkım tahtımdır! Aşkım tacımdır! diyenlerin değil, Aşkım dinimdir! Aşkım yaşamımdır! diyenlerindir.
127 TL.
Bütün yaşamımda kalem kavgasına ilk atılan, kavgayı çıkaran ben olmadım. Hiçbir kalem kavgasına da isteyerek girmedim, hep itilmişimdir. Bu kez de öyle oldu. Ama saldırılmışsam, ama üstüme üstüme gelinmişse, kavgadan kaçamam. Kalem kavgasında ille de yengin gelmeyi düşünmem. Yanılgım gösterilmişse teşekkür ederek özür dilemenin kavga etmekten daha büyük yiğitlik olduğunu bilirim. Büyük Grev adlı masal-öyküm dolayısıyla yapılan saldırılara yanıtlarım, takım tutan saldırganlar için değildir. Çünkü onlar, kend
146 TL.
Kurttan korkusu olmayan Ölmüş Eşek'in Tahtalıköy'den yeryüzündeki arkadaşı Eşekarısı'na yazdığı mektuplar. Sevgili Eşekarısı, Mektubumu alınca şaşıracaksın. Biz onu çoktan nalları dikti biliyorduk, yine hangi ahırdan çıktı diye afallayacaksın. Hiç şaşma, Tahtalıköy'deyim. Sana bu mektubumu Tahtalıköy'den yazıyorum. Bir zamanlar yeryüzünde yaşamış bütün büyükler, ünlüler, ileri gelenler, hepsi burda. Ben de onların arasındayım. Sen şimdi, Vah vah, sağlığında değerini bilememişiz! diyerek ne denli dizini döv
120 TL.
Vurduğumu yere seriyorum. Kel Nuri' yi bırakıp İbibik Haydar'a varırken belime bir sopa indi ki, hıh deyip yere yıkıldım. Ama sopayı indireni de kolundan tuttum. Ulan, bu bizim partiden Nuri Ağa değil mi? Ulan Nuri Ağa, sen bizim partiden değil misin? Aman sus arkadaş. Partiye candan bağlıyım. Karanlıkta şaşırmışım, dedi. Bunun şaşırmışı var mı alçak, beni sakat ettin! diyerek, Yaradana sığınıp bunun kafasından aşağı filsinirini geçirdim. De ki Nuri Ağa ikiye biçildi. Kördöğüşü adlı öyküden
112 TL.
- Biz bir yazı yazdık mı, adamın işini bitiririz. Tekel, sus payı olarak bana bir sandık içki hediye etti. Ben böyle hediyelerle susacaklardan değilim. Yarın daha ağır bir yazı yazayım da görsünler. Arkadaşımızın ağır yazısı, rakı şişelerindeki mantarların sıkılığından, zor çıkarılmasından şikâyetti. Evdekilere bir zaman şişindikten sonra, - Açın bakalım şu sandığı! demiş. Heyecanla sandık açılmış. İçinden tohuma kaçmış kırk hıyar çıkmış. Nazik alet adlı öyküden
124 TL.
Gonuşmuyo. Çatlayacağım. Oyun yapıyım, hani gonuşur didim. Biyandan gülüyom, biyandan onu gıdıhlıyom: - Gıdı gıdı... Gıdıgıdıgıdı!.. Daş olmuş, put kesilmiş namıssız. Yahu, arkadaş, odanın içinde çırpınıp duruyom. - Gız, goynün bi ormanın guşlarına gafes olmuş gibi cır cır öten sen değel miydin? Bicik yiğitim deyi, boynuma dolanan sen değel miydin? Gız gonuş... Gonuşmuyo kardaşım. Ahlım oynayacak. - Gız Asiye... Gıdıgıdı!..
127 TL.
Gülay, - Neler söylüyorsun ağabey, dedi, babamın polisle ne işi olurmuş? Mehpare Hanım, - Şimdi yüreğime inecek, dedi. Öyle bir adam ne yapar da polis tutarmış? Metin korkulu bir sesle, teker teker: - Gazeteler aylardanberi bir Toros Canavarı'ndan söz ediyorlar ya... - Eeee?.. - Evet?.. - İşte o Toros Canavarı babammış... Polis öyle söyledi. Yakalamışlar babamı. Babam Toros Canavarı'ymış... Mehpare Hanımdan, Ayy... diye bir ses duyuldu. Kadın yere yığıldı. Ve bu sırada tavandaki delikten üçünün de üstüne b
117 TL.
Tükendi
Ben de sevgililerime öyküler anlatmaya başladım. Öyle çok sevgilime öyle çok öykü anlattım ki... Çocuklarıma anlattığım masalları uydurduğum gibi, sevgililerime anlattığım öyküleri de uyduruyorum. Ama öyle uyduruyorum ki, çocuklarımın uyduruk masallarına inandıkları gibi, sevgililerim de uydurduğum öykülere inanıyorlar. Bunda şaşacak hiçbir şey yok sevgili Ç... Çünkü, uydurduğum öykülere kendim de inanıyorum. Uydurduğum öykülerime sevgililerimin inanmasından, onlara benim bile inanmamdan çok daha şaşılası
124 TL.
- Peki ne yemiştin zararlı? - Vallahi anlayamadım ki birader... Zararlı bişey de yemedim. Evde hindi dolması yapmışlardı, ağzına layık, pek de nefis olmuş. Dayanamadım, üç tabak yedim... - Afiyet Olsun... - Acaba hindi dolmasından mı hastalandım? - Hadi canım... Hiç üç tabak hindi dolmasıyla kurdeşen olunur muymuş? Öyle olsa benim yıllardanberi durmadan kaşınmam gerek. Bütün bir hindi dolmasını yiyorum da, ne kaşınıyorum, ne bişey... Rıfat Bey Neden Kaşınıyor adlı öyküden
117 TL.
Önümüzden bir taksi geçerken cebinden düdüğü çıkarıp fıır fııır öttürdü. Düdüğü öttürmesine, hızla giden taksi döndü geldi, önümüzde durdu. Biz taksiye bindik. İşin şaşılacak yanı, boş arabaya başkaları saldırmadı. Arabada, - Ulan Musa, yoksa sen trafik müdürü mü oldun? dedim. Parmağını dudağına götürüp ?sus işareti yaptı. Nişantaşı'nda taksiden indik. Musa cüzdana davrandı. Şoför, - Ayağını öpeyim abi, para istemez kurban olayım... dedi, para almadı. - Şoför tanıdık mı? dedim. - Yoo... dedi. - Ulan Musa,
115 TL.
...Dolar getir dolar, sterlin getir sterlin, ruble getir ruble basayım ki hiçkimse kalpını aslından ayırt edemez. Ayırt etmek ne demek, bilirkişinin en feriştahına, uzmanının en şahına götür göster, paranın aslına sahte der de, benim yaptığım kalp paraya sahte diyemez. Kâğıt paranın da, maden paranın da sahtesini yaparım. Övünmek gibi olmasın, değil bu memlekette, sanmam ki dünyada da üstüme bir kalpazan olsun... Kalpazanlık Bile Yapılamıyor adlı öyküden
117 TL.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 32 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1