Romanda anlatılan kahramanımız Onur, sevgisini, sevdasını, aşkını futbola odaklamış bir genç... Spor yapmak, futbol oynamak elbette ki güzel bir şey. Sahi hem spor yapsak hem de futbol aşkımızı gürültüsüz, kavgasız, küfürsüz yaşasak. Kadıköy'e ölmeye, ölmeye değil, sporun özünde olan sevgi, kardeşlik, dostluk, centilmenlik, estetik değerleri duyumsamak için gitsek. Kanımız sarı kırmızı ya da sarı lacivert akmasa. Hatta hiç akmasa. Onun yerine yüreklerden yüreklere sevgi aksa. Farklı takımlardan olduğumu

Mustafa sevincinden uçuyordu. Çünkü oğlu doğmuştu. Karısını hastaneden alıp eve getirmişti. Sarı ev ilk kez bir bebek çığlığı ile çınlıyordu. Mustafa Kaptan, ilk kez karşıdaki dükkandan bir bira almıştı. Oğlunun şerefine ilk kez ağzına bira koyacaktı. Yanında Mehmet ile birkaç balıkçı dostu vardı. Kaptan bu ne? Bira. Tanımadın mı yoksa? Mehmet'in gözleri açılmıştı, gülmemek için kendini zor tutuyordu. Kaptan, oğlanın adını ne koydun? Mustafa Kaptan düşündü. Mehmet'e baktı...

Tanıyorsunuz değil mi Ökkeş’i?Ökkeş, saf bir köylü çocuğudur, siz yaşlardadır. Çok ufakken annesini yitirmiş, babası ve babaannesiyle bir arada yaşamaktadır. Ökkeş söz dinler, ama yaptığı her işi de eline yüzüne bulaştırır. Aynı zamanda çok iyi kalplidir Ökkeş. Herkese iyilik etmeyi sever.Ama tek kusuru vardır Ökkeş’in, birazcık saftır...

Tanıyorsunuz değil mi Ökkeş’i?Ökkeş, saf bir köylü çocuğudur, siz yaşlardadır. Çok ufakken annesini yitirmiş, babası ve babaannesiyle bir arada yaşamaktadır. Ökkeş söz dinler, ama yaptığı her işi de eline yüzüne bulaştırır. Aynı zamanda çok iyi kalplidir Ökkeş. Herkese iyilik etmeyi sever.Ama tek kusuru vardır Ökkeş’in, birazcık saftır...

Poşetler, yani naylon torbalar olmadan önce onların yerlerine kesekâğıtları kullanılıyordu. Çok eski değil bu. Daha dün kadar yakın...Kesekâğıtları daha sağlıklıydı. “Poşet” sözcüğü dilimizi kirletmekle kalmadı, yaşantımızı da “naylonlaştırdı...”Eski gazetelerden kesekâğıtları yapan, bunları okuyarak yaşamı anlamaya çalışan bir grup çocuk anlatılıyor bu romanda.Okuduğunuzda o çocuklarla birlikte sizler de bilincinizin tazelendiğini, değiştiğinizi fark edeceksiniz. Emeğin ve okumanın gücünü daha iyi anlayaca

Bu kitapta, hayvanlar arasında geçen amansız bir savaş öykülenmektedir.Öteden beri 'kurnaz' diye adlandırdığımız tilkiye, bu sefer 'düzenbaz' adını verdim. Kitabı okudukça bu adın ona daha çok yakıştığını göreceksiniz.

Dünyaca tanınmış İtalyan yazar Edmondo De Amicis 1846-1908 yılları arasında yaşadı. İtalyan ordusunda genç bir subayken kaleme aldığı eserlerle edebiyat dünyasında kısa zamanda büyük başarı sağladı. 1874'te Türkiye'ye gelen ünlü yazar, dönemin başkenti İstanbul'la ilgili çarpıcı gözlemlerde bulundu ve bunları kitaplaştırdı.Edmondo De Amicis'in en önemli ve dünyanın birçok dilinde geniş yankılar uyandıran eseri, kuşkusuz ki Çocuk Kalbi'dir. Bir duyarlık fırtınası olan bu eser, bir yandan çocuklara, erdemli o