Meraklı Benek ve arkadaşları bu defa Tohumcu Nine'nin hayalini gerçekleştirmek üzere yollara düşüyor. Sırtlarında tohum topları, yanlarında yeni dostlarıyla birlikte bereketli topraklara, doğa dostu güzel çocuklara ulaşmaya koyuluyor... Cesaret ve kararlılıkla dünyayı daha sağlıklı, daha yeşil yapmaya doğru... Haydi sen de bu yolculukta katıl onlara!

Ağaç Diken Adam, yaşamının son otuz yılını, yüzlerce hektarlık çorak bir alanı tek başına yeniden ağaçlandırmaya adayan ve bunu başaran olağanüstü bir karakterin hikâyesi. Aynı zamanda, doğanın, insan emeğini nasıl da fazlasıyla ödüllendirdiğinin hikâyesi. Jean Giono'nun bu muhteşem öyküsü gerçek mi? Elzéard Bouffier gerçekten yaşadı mı? Fark eder mi?

Etrafı kalın naylonlarla çevrili bir yerde sera domatesi halkı yaşardı. Hiçbir şeyi sorgulamaz, merak bile etmezlerdi. Hepsi birbirine benzeyen güzel görünüşlü bu halkın içinde sadece küçük bir domates diğerlerinden farklıydı. İsmi Meraklı Benek'ti... Adı üstünde meraklı bir domatesti Benek. Duvarların ardındaki dünyayı görmek için bir gün düştü yollara... Yeni dostlarla koştu maceradan maceraya. Küçük hayalleri daha da büyüdü dünyayla. Haydi sen de katıl onlara!

Buzların arasında küçük huzur dolu bir ülke ve canlı bir buzulla iç içe yaşayan barışçı bir halk. Sabira bir buzdilimiyle bağlanma onurunu kazandığında buzulun zirvesine doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar, ama bir çığ felaketiyle eve dönüş yolu kapandığında kendini bir ölüm kalım savaşının içinde bulur. Buzdağının derinliklerinde sakladığı karanlık sırlarla yüzleşip buz ateşinin gücünü ̈ kullanarak sağ salim evine dönebilecek midir?

Harun cesur bir çocuktu ama bazen yaramazlık yaptığı da olurdu. Bir akşam yatağının altında bir canavar buldu. Harun rahat uyusun diye onun kâbuslarını yiyordu. Karnı tıka basa doymuştu. Canavar artık yatağın altından çıkmak istiyordu ne var ki kocaman olmuştu. Acaba Harun ona yardım edebilecek miydi? Peki canavar gittikten sonra uyuyabilecek miydi? Hayal etmeye cesaret eden küçük bir çocuğun kafiyeli ve keyifli hikâyesi. Gecenin kral ve kraliçelerine...

Gençler takımı FC Tetenbüttel maç oynadığında Björn Klezke neredeyse her zaman yedek kulübesinde oturuyordu. Bu dayanılmazdı! Oysa ki Björn her gece bir yıldız futbolcu olarak keşfedilmenin hayalini kuruyordu. Saha görevlisi ve mucit Bay Sparwasser'la tanışınca bu hayalinin gerçekleşebileceğine inanmaya başladı. Çünkü çılgın mucit on yaşındaki küçük futbolcuya büyülü kaleci eldivenleri vermiş, böylece Björn ansızın kaleye atılan tüm topları tutmaya başlamıştı. Bu çok çılgıncaydı! Ama hırsızlar eldivenlerini

Kuklaya bir ad koymak için günlerce düşündü. Bir sürü ad buldu aslında... Renklerine bakarak Rengârenk, uzun burnu nedeniyle Bay Burun, pencere önünde durduğu için Pencere Kuklası... Ama hiçbirini beğenmedi. Sonunda iyi bildiği, sevdiği, eski bir hikâyedeki kahramanın ismini, duyup da anlayacakmış gibi neşe içinde bağırarak kuklasına söyledi.

Mimar Sinan, yaklaşık 100 yıllık yaşamı boyunca yorulmadan çalışmış, dünyaca ünlü bir Türk mimardır. Bizlere, tüm dünyanın da hayran olduğu birçok eser bırakmıştır. Bu eserlerin çoğunluğu İstanbul'dadır. Bu kitapta Mimar Sinan'ın İstanbul'una gidiyoruz. 16. yüzyılda İstanbul nasıldı? Bu büyük usta bize hangi eserleri bıraktı? Her bir caminin, külliyenin, türbenin hikâyesini öğrenmek istemez misiniz? Haydi, bu tarihi yolculuğa hep birlikte çıkalım!

Yakın zamanda kadim bir cin soyundan geldiklerini ve büyülü güçleri olduğunu keşfeden on iki yaşındaki ikizler John ve Philippa Gaunt, sıradışı maceralarına serinin üçüncü kitabı olan Katamandu'nun Kobra Kralı'ında devam ediyorlar. İkizler, onlar gibi genç bir cin olan Buck'la tanıştıklarında başlarına geleceklerden habersizdiler. En yakın arkadaşı bir kobra yılanı tarafından öldürülen Buck, intikam almaya yemin etmiştir. John ve Philippa, yeni arkadaşlarına yardım etmek isterken ölümcül Kobra Tarikatı'nın

Orq'la tanışın. O bir mağara çocuğu. Woma'yla tanışın. O tüylü bir mamut. Orq Woma'yı seviyor. Hem de çok. Onu mağarada beslemek istiyor. Orq'un annesi, ?Woma tüy döküyor, diyor. Üstelik kokuyor. Mağaranın her yerini de pisletiyor! Öyk. Woma mağaraya giremez. Ama Orq'un bir planı var. Yani öyle sayılır. Mağara çocuğu cesur. Mamut tüylü. Hikâye BÜYÜK.

Görgü, yaşam kalitesini artıran, rahat yaşamamızı sağlayan bir zenginliktir ve sosyal hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Güzel konuşmak sıkıcı mıdır? Hiç tanımadığımız biriyle konuşmaya başlarken sen mi siz mi demeliyiz? Kimi kime tanıştırmalıyız? Nerede, nasıl giyinmeliyiz? Şık bir sofra nasıl kurulur? Sosyal etkinliklerde nasıl davranırsak zarif görünürüz? Seyahatlerde nasıl davranmalıyız? Toplu taşıma araçlarında önceliklerimiz nelerdir? Telefonda nasıl etkileyici bir konuşma yapabiliriz?

David ve ailesi seyahatlerinin Avrupa ayağını İspanyayla sürdürüyor. Her gittikleri yerde gölge gibi Bergvik ailesini takip eden haydut Stig Svartvik, Barselonada da yine peşlerinde... Üstelik bu kez macera daha otel odasına adım attıkları andan itibaren başlıyor. Boğa güreşleri ve büyük mimar Gaudinin şehre damgasını vuran yapılarıyla ünlü Barselonada David ezeli düşmanlarını nasıl alt edecek? William dayının ona hediye ettiği ve boynundan çıkarmamasını öğütlediği kurukafa kolyesi nasıl işe yarayacak?

Güzel Anadolu'muz, çok eski asırlardan bu yana tarihin çeşitli sayfalarına kaynak oluşturmuştur. Bu topraklarda nice ilkel insan toplulukları, görkemli uygarlıklar, dev imparatorluklar, farklı dinlerden milletler yaşayıp gitmişler. Anadolu'da yaşamış ve derin izler bırakmış, ülkemizin hemen her yanını eşsiz eserleriyle süslemiş irili ufaklı eski uygarlıkları tanımak, kralların, kraliçelerin, hakanların, sultanların öykülerini dinlemek, mekânları, tapınakları ve savaşları öğrenmek istemez misiniz? Haydi, bi