21 Ocak Perşembe ... belirtilen yere gittik. Karanlıktı. Odada üç kişi vardı ve hepsi maskeliydi. İki erkek ve bir kadın. ... sıradan bir partiye katıldığımı zannediyordum ancak saatler ilerledikçe esrarengiz bir şekilde, buradan ayrılmayacağımı fark ettim. 27 Ocak Çarşamba ... üniversitedeki gizli odayı buldum. Bilgisayardaki dosyalara ulaştım. 29 Ocak Cuma ... yaptıkları tüm pislikleri bu günlüğe yazdım. Onlara beni rahat bırakmalarını aksi taktirde polise gidip her şeyi anlatacağımı söyledim. ... kor

Hayal kurmayı seven, özgürlük tutkusu içinde yanıp tutuşan genç kız, içinde bulunduğu hayattan memnun değildir. Küçük yaştan itibaren hayalini kurduğu dünya gezilerini gerçekleştirmesi gerekir. Bir gün tesadüfen eline bir broşür geçer. Herkesi ve her şeyi geride bırakıp hayallerinin peşine düşer. Ve kendini Londra'da bulur. Bir yardım kuruluşunda gönüllü olarak hastabakıcılık yapmaya başlar. Bakımını üstlendiği yaşlı kadından yaşamın en büyük hazine olduğunu öğrenir. Yabancı bir ülkede dostluğun, sevginin

Şehir hayatının karmaşasından, stresinden kurtulup bir sahil kasabasına yerleşmek isteyenlerin aklında bir dolu soru vardır. Gideceğim, ama nereye? Orada mesleğimi yapabilir miyim? Nasıl geçinirim? Çocukların eğitimi ne olacak? Ailem, arkadaşlarım olmadan ne yaparım? Kışın sıkılmaz mıyım? Özgül Tuzcu ve Ezgi Kurt, Datça'ya yerleşen 60 kişiyle yaptıkları söyleşilerden oluşan çalışmaları Sahil Kasabasında Yeni Bir Hayat'ta bu soruların cevaplarını arıyor. Pek çoklarının hayalini plana, planını gerçeğe dönü

Bir defasında Mevlana'nın oğlu ona gerçek Derviş'in her zaman 'gizli' kaldığı yönündeki sözün ne anlama geldiğini sordu -veya başka bir deyişle, kendini hep 'saklı tutar'- bu olay kendini giysileri sayesinde saklıyor anlamına mı geliyordu, yoksa bu bir ruh hali mi idi? Mevlana'nın cevabı şöyle oldu: İkisi de olabilir. Yolun gerçek amacını saklamak için bir meslek edindiklerinde bile, diye devam etti Mevlana, bazı evliyalar aşk şiirleri yazarlar - ve o aşkı insanlar bedensel aşk olarak algılarlar - diğerler

Sevgi Nur Eğer doktorum Dr. Serkan Demir olmasaydı, burada anlattığım; duygularım, düşüncelerim ve yaşadıklarım, geçmiş zamanın yaşanmış günlerinin arasına katılarak, unutulup gidecekti... Dr. Serkan Demir Gelecek kaygısı ile her gün kavrulmaktansa, geleceğe önlem alıp, günü yaşayarak serinlemek çok daha mantıklı.

Onu üzen ve içini parçalayan ilişkilerin. Ruhunda bıraktığı eksiklik duygusunu yeniden yaşamak istemiyordu... Her ayrılık bir kanama yaratmıştı ruhunda, ardından yaralarını sarması uzun sürmüştü belli ki. Uzun zaman kendini ilişkiye kapatan insanın yeniden nefes alabilmesi ve birine kalbinin kapılarını yeniden açabilmesi ne kadar zordur; Bunu iyi biliyordum elbette... Belki de bunun içindi aşkın sonunda yer alan hayal kırıklığı; çünkü aşk bittikten sonra, acı gerçekle yüzleşince, ayrılığın gölgesi güneşimi