...Mimarlar, ressamlar ve diğerleri zaman zaman yüksek duvarlara bir kitabe koymaya alışık oldukları için, harfleri doğru şekilde oluşturmaları eserlerinin erdemini sağlayacaktır. Dolayısıyla burada kısaca bu konuya değinmek istiyorum. Ve önce Latin Alfabesi için, sonra da ortak Yazılı Dilimiz için kuralları sunacağım: bu, bu tür çalışmalarda geleneksel olarak kullandığımız bu iki tür harften olduğu için ve ilk olarak, Romen harfleri için: harflerin her biri için, içinde harfin yer alacağı tek tip büyüklükt

The heart is like a grain, we resemble the mill; does the latter know why it turns? The body is like the mill, thoughts are the water which makes it turn; the mill creaks and the water recognises its movement. The water says: Ask the miller, who sends this water down the mill-stream? And the miller will tell thee: O eater of bread, if the mill turned not, who would be baker? Many strange things will happen: silence!

...Every living being longs always to be happy, untainted by sorrow; and everyone has the greatest love for himself, which is solely due to the fact that happiness is his real nature. Hence, in order to realise that inherent and untainted happiness, which indeed he daily experiences when the mind is subdued in deep sleep, it is essential that he should know himself. For obtaining such knowledge the enquiry, 'Who am I?' in quest of the Self is the best means. 'Who Am I?' I am not this physical body, nor am I

Bir insan söz konusu bir şeyi yapmayı amaçladığında ve onu mükemmele getirdiğinde, işi sadece kendisi tarafından değil, yaratıcının niyetini ve amacını doğru bir şekilde bilen veya bildiğini düşünen herkes tarafından mükemmel olarak nitelenecektir. Örneğin, birinin (henüz tamamlanmadığını varsaydığım) bir eseri gördüğünü ve o eserin yaratıcısının amacının bir ev inşa etmek olduğunu bildiğini, o işe kusurlu diyeceğini varsayalım; öte yandan, yaratıcının amaçladığı gayeye kadar götürüldüğünü görür görmez ona

Hiç kimse, acının daha az mü­kemmelliğe geçişin parçası olduğunu ve daha az mükemmelliğe geçiş anlamına gelmediğini inkâr edemez: çünkü bir insan, herhangi bir de­recede mükemmellikten pay aldığı sürece acı çekemez. Acının daha büyük bir mükemmel­liğin yokluğundan kaynaklandığını da söyle­yemeyiz. Çünkü yokluk hiçbir şeydir, oysa acı duygusu bir etkinliktir; bu nedenle, bu etkinlik yalnızca daha büyükten daha az mükemmelli­ğe geçiş etkinliği olabilir — başka bir deyiş­le, bir insanın eylem gücünün azaltıldı

For as amongst masterlesse men, there is perpetuall war, of every man against his neighbour; no inheritance, to transmit to the Son, nor to expect from the Father; no propriety of Goods, or Lands; no security; but a full and absolute Libertie in every Particular man: So in States, and Common-wealths not dependent on one another, every Common-wealth, (not every man) has an absolute Libertie, to doe what it shall judge (that is to say, what that Man, or Assemblie that representeth it, shall judge) most conduc

A man belongs, as a bad individual, to the bad, to a mass of subjugated, powerless men who have no feeling in common. The good are a caste, the bad are a quantity, like dust. Good and bad is, for a considerable period, tantamount to noble and servile, master and slave. On the other hand an enemy is not looked upon as bad: he can requite. The Trojan and the Greek are in Homer both good. Not he, who does no harm, but he who is despised, is deemed bad.

...Psikanaliz çalışmaları bize şu cümleyi hediye etti: İnsanlar başarısızlık nedeniyle sinir hastası (neurotisch) oluyorlar. Onun cinsel(libidinös) arzuları uğruna tatmin olmanın muvaffak olamaması kast ediliyor ve cümleyi anlamak için daha uzun dolaşık yol almak gerekiyor. Zira nevrozun(iltihabi olmayan sinir hastalığının) oluşumu için insanın cinsel arzuları ve onun bizim Ben(ego) dediğimiz, kendini ayakta tutma güdüsünün ifadesi olan ve bizzat kendi özünden idealleri kuşatılan varlığın şu malum kısmı ara

...Uyandığımızda, psikanalistin tedavi ettiği hastadan ani fikirleri talep ettiği gibi rüyalara öyle muamele etmeye yatkınız. Genel olarak alelacele ve tamamıyla onları unutmak suretiyle kendimizden de bu arada uzaklaştırıyoruz. Bizlerin aşağısaması hor görmesi darmadağın ve saçma olmayan bizzat bu rüyaların alışık olunmayan karakterine dayanmaktadır; bizlerin reddi bazı rüyalarda açıkça gün yüzüne çıkan serbest arsız ve ahlaksız gayretkeşliği mazeret olarak beyan ediyor. Bilindiği gibi antik çağ rüyaları h

...Eski zaman insanlarını biz, geçtikleri gelişim evrelerinde bize bıraktıkları cansız anıtlar ve aletler, bizim ya doğrudan veya gelenek yoluyla efsane, mit ve masallarda geçen dini inanışlarının ve dünya görüşlerinin, sanatının bilgisi, bizlerin gelenek ve göreneklerimizde düşünce tarzlarının kalıntıları sayesinde tanıyoruz. Bunun dışında ama daha belli bir manada bizimle yaşayan çağdaşlarımızdan öğreniyoruz. İlkel olana bizden daha çok yakın, eski insanlarının temsilcileri ve doğrudan onların soyundan ol

...Ben kesinlikle sonsuz diyorum, türüne göre sonsuz değil: çünkü sonsuz bir şeyin türünden sonra sonsuz nitelikleri reddedilebilir; ama kesinlikle sonsuz olan, özünde gerçekliği ifade eden her şeyi içerir ve hiçbir olumsuzlama içermez. Yalnızca kendi doğasının gereği tarafından var olan ve eylemin yalnızca kendisi tarafından belirlendiği o şeye özgür denir. Öte yandan, sabit ve belirli bir varoluş ya da eylem yöntemine kendi dışındaki bir şey tarafından belirlenen bu şey zorunludur ya da daha doğrusu bunun

...Eğer biri gerçeği anlayana ve kavrayana kadar beklerse, kesinlikle çok geç kalırdı. Ve gerçeği zaten bulduklarını varsayarsak, bu onların kavrama güçlerini aşacaktır. Her halükarda bu, gerçeğin alegorik bir araştırması, bir benzetme ya da onlar için herhangi bir faydası olabilecek bir mit olacaktır...

...Hayatımızın her olayına ilişkin sadece bunu söyleyebiliriz; onun bir an için olduğunu; ondan sonra ise onun için ebediyen oldu demek durumundayız. Her akşam bizi bir gün daha fakir kılar. Varlığımızın en derinlerinde sonsuzluk baharının bize ait olduğu ve içinde yaşamı her zaman yenileyebileceğimizin gizlice bilincinde olmasaydık, bu kısa zaman alanının kayıp gittiğini görmek bizi muhtemelen kızdırırdı...

...Her şeyden önce iki tür yazar vardır: konu hakkında yazıyor olmak için yazanlar ve yazmak için yazanlar. Birincisi, onlara iletişim kurmaya değer görünen düşünceler veya deneyimler yaşarken, ikinci tür paraya ihtiyaç duyar ve sonuç olarak para için yazar. Yazmak için düşünürler ve düşüncelerini mümkün olan en uzun süre boyunca döndürmeleriyle ve ayrıca yarı doğru, sapkın, zorla ve kararsız düşüncelerini şekillendirmeleriyle; ayrıca da kaçınma arzularıyla tanınabilirler, öyle ki bu yazarlar okuyucularına