Günümüzde ülkelerin gelişmişliği ürettiği teknoloji ile ölçülmektedir. Buradan baktığımızda iyilik için üretilen teknoloji ve yapılan icatlar iyiliğin hüküm sürdüğü bir Dünya'yı kurmanın yolu iken diğer yandan sömürü için üretilen teknoloji Dünya'yı savaş alanına çevirebilmektedir. İyi bir Dünya ancak iyilerin icatları ve teknolojisi ile kurulabilir. Merhamet, şefkat ve adalet duyguları ile bezenmiş toplulukların gelişmişliği medeni Dünya'yı inşa edebilir. Bizim medeniyet tarihimizde bunun için çalışan

19. yy'dan bu yana cereyan eden fiilî veya kavlî gayr-ı İslâmî uğraşlara karşı cevap veren, vakarı ve ilmiyle kifâyetini isbat etmiş olan pek çok ehl-i vukuf şahsiyet vardır. Bu zatlardan biri olan Mustafa Sabri Efendi Osmanlı'nın son devrine ve akabindeki hadiselere şahid olmuş, ilmî ve siyasî faaliyetleriyle bu gayr-ı İslâmî hareketlere karşı mücadele etmiş ve bu cehdiyle rüşdünü kâfi derecede isbat etmiştir. Onun daha o zamanda böyle çetin bir mücadele vermesi pek çok sıkıntı çekmesine ve netameli bir ha

Dünya üzerinde bilinen tüm diyarlarda ve zamanlarda yolunda gitmeyen bazı şeyler olurdu. Ancak insanların çoğu, bu yanlış giden şeyler kendilerini etkileyinceye kadar olanlara aldırış etmezdi. Benim için de durum pek farklı değildi. Ancak başıma gelen bir dizi aksilikle hikâyem bambaşka bir boyut kazandı. Hayatımı düzeltmesine yardımcı olması için kendisine başvurduğum profesör; beni küçük bir sandığın, sembollerin ve harikulade insanların peşinde yedi katmanlı bir yolculuğa çıkarmıştı. Hayat kadar kısa bir

Eskiler Hayat akan bir nehir gibidir. demiş. Aslında yol da öyle yolcu da. Ancak, nehrin neresinden yürüyeceğimize ve neresinde duracağımıza biz karar veriyoruz. Deli dolu hayaller kurmak için ıssız bir dağ başı en güzel yerdir. Dağın yamacında kıvrıla kıvrıla akan bir nehrin kıyısı da öyle. Bir dağın başında kendinle kalabilmişsen hoyratça düş kurabilirsin veya bağıra bağıra bir türkü okuyabilirsin. Olmadı bir nehrin kıyısında oturursun, nehrin insanlığa yaktığı ağıtları dinleyebilirsin. Yüreğinde merhamet

Yırtık bir coğrafyada endişeler içinde yaşamak olduça yorucudur. Paramparça olmuş kimlikler, haritalar, hasretler, gözyaşları acı birer yorumdur. Ve bize ait olmayan yorumlar çoğu zaman bizi yorar. Daha biz gibi yorumlamak için biraz yorulmaya mar mısınız? İşte size on altı farklı öyküyle çeşitli sorunların kesif maceralarına davet ediyoruz. Ayranın hikayesi bir ayrılık hikayesi olabilir mi? Osmanlı arşivlerinin Bulgaristan'a göçü nasıl oldu? Çayın dem tuttuğu gibi (s)özünde tuttuğu bir dem var mıdır? Kalif

Kitapların, usulü ve metodu olan bir bilim dalı tarafından incelenmesi gerektiğini düşünmeye başlayan yazarın hayatında hiç beklemediği gelişmeler olmaya başlar. Yolda hayal arkadaşını kaybeder ve derin düşüncelerinden kurtulmak adına Bir Kitapçının yanında çalışmaya başlar. Ustası Eşref amca onun gönlüne dokunur ve onun için yolculuğun kapısını aralar. Bir kitabın rehberliğinde hem farklı coğrafyalara hem de kendine seyehat eder.