İyi düşünülürse zamanımın çoğunu heba etmiştim. Bugüne dek fazla uyumuş, önemi olmayan ayrıntılara takılmış, sözlerini manasız bulduğum insanları dinlemiştim. Çoğu zaman, hayatta nasıl yaşanmayacağını görmüş olsam da, nasıl yaşanacağına dair kendimce bir üslup geliştirememiştim. Hayatımı yalnızca sevmediğim insanların yaptığı şeyleri yapmamak üzerine kurmuştum. Galiba bu durum da beni zayıf karakterli bir insan yapmıştı. Tanıdığım insanların hemen hepsinin aksak yanlarını bir vücut üzerinde toplayınca gerçe

İçimde öyle bir yara açtın ki Kapanır mı bilmiyorum? Belki zamanla yaralarım kabuk bağlar, Acılarım elbet bir gün son bulur. Kolay olmayacak elbette ama geçecek, Senden bir iz kalmayacak içimde. Açtığın yaraları tekrardan sarıcam elbet, Acılarımla beraber seni de yok edeceğim içimde. Elbet senin de canın yanacak, Ama yaranı saramayacaksın, Acıların dinmeyecek, İşte o zaman anlayacaksın beni.

Kalbinde kötülük olanlar kanatsız kuşlara dönüşmeli ve sadece masumlar kanatlarını kaybetmemeli. Ninti, esaretin zihnindeki uğultulardan ibaret olduğunu artık anlıyordu. Kaçık büyükannesinin büyüleyici masalları, gece gördüğü tatlı düşlerden ibaret değildi. Artık masallar hiç olmadığı kadar gerçekti. Sessiz ormanın derinliklerinde gizlenen taş kemeri keşfetmek bilinmeyene attığı ilk adımdı. Farklı zaman aralıklarına geçitler açan bu gizemli kemer, başka bir günde başka bir yaşama gözlerini açmanın gizli a

Menekşe kokulu sevgilim. Bedensiz olsan da seni hiçbir kadın bedenine değişmem. Ateşin mavisi gözlerini öldükten sonra unutmak mümkün müdür? Ben sana senin ruhuna sarılmışken hasretim. Nasıl bu dünyadan gidince dayanırım? Ah güzel kadınım! Çok geç geldin ruhuma. Zaman sende farklı işlense de zamanım çok acımasız benim. Her şeyi değiştirebilecek kadar Tanrı olsaydım keşke. Belki o vakit mutlu son mümkün olurdu. Güzel şeylerin başlangıcı olan bir sonsuz mutluluk değil sevgilim. Gerçekten mutlu bir son bahsett

Yeni gün, Deringöl'ün üstüne doğarken her zamankinden aydınlık ve ışık doluydu sanki. Ama insanlar yavaş yavaş kötülüklerin sadece karanlıkta gelmediğini öğreniyorlardı. Hiçbir gölgenin saklanamadığı, gün ışığıyla dolu caddeler ve sokaklar bile artık emniyetli değildi.

TANITIM YAZISI Duygu yüklü kalplere açılıyoruz engin denizlere. Yakın hissettiğimiz gülüşlerin limanına demir atıp dinleniyoruz bazen. Demir attığımız limanlarda kader, farklı masallar içerisinde bırakıp bizi çırpınışlarımızı izliyor. Bazen bu masalda en yakın en uzak, en uzak olan en yakın olup yazmaya devam ediyor kaldığı yerden hikayemizi. Yazan kalemin mürekkebi; sayfaya düşen gözyaşlarıyla ne kadar dağılsa da, gülüşlerimiz güneş olup önce rengarenk gökkuşağı açtırıyor gökyüzümüze, ardından bahar çiçekl

Ortalama insan hayatı kaç yıldır ki? Bir yüz yıl olmadığını hepimiz biliyoruz öyle değil mi? Herkesin kendi hayatını yaşamak için geldiği dünyada, başkalarının kendisine giydirmeye çalıştığı rolü yaşamaya çalışan insan için, bu yaşam değil sadece bir oyun olur. Oysaki hayat oyun oynanamayacak kadar ciddi ve kısadır. Sorgulamayan insan, eğreti hayat yaşamaya mahkûmdur. Sadece başkalarının sana sunduğu hayatı yaşamak zorunda kalmaz, aynı zamanda başkalarının doğrularını da kendi doğrun sanırsın. Oysaki ha

Hayatlar seçilmez çoğu hayatta sevilmez insanlar saklı bir sandık kadar kapalı yeni çıkmış roman kadar açıktır. Nedir bu şanssızlık? İnsanlar ailelerini seçemez ama aşklarını seçebilirler. Aslında onu da seçemezler kalp sever üzer üzülür Dilay'ın kalbi Ateşhan'ı seçti ama Dilay'ın hayatı seçilemedi. Seçilemezdi. Öyle bir şansı yoktu baskıcı bir aile zorba dolu bir hayat vardı Dilay'ın karşısında. Peki Dilay pes edecek miydi? Yoksa aşkının elinden tutup ayağa kalkacak ve zorlukları yenecek miydi? Gelin Dilay

Gözlerini çevir penceremden, Ellerini al ceplerinde sakla. Bozuk paralar gibi Kayboldum ceplerinin uçurumunda. Kapı aralığından gördüm bahçeni, Kuytu köşelerine takılıp düştüm. Hangi dağın ardı bu sır? Elimi kolumu bağlar. İnsanı, umudu avlar. İnsan evvela umudundan vurulur. Yaradır, Kanar durur yaşamak. Adın yazar gökyüzünde, Cümle âlem yıldız görür. Yıldızlar bilir, Suretin, manaya yüz çevirmiştir. Burası hep böyle, Bir tarafı gündüzken bir tarafı gece. Dalında soldu gonca güller. Deniz

Bu kitap gezegenimizin oluşumundan sonra üzerinde yaşamış ve günümüzde bile hala haritalardaki yeri keşfedilememiş, tarih kitaplarında da yaşadıkları yer ve zamana ait bir bilgi bulunamayan fakat bu topraklar üzerinde yerleşik düzene geçmiş ilk kadim medeniyetlerden biri olduğu düşünülen Flamworia halkının hikâyesine ışık tutacaktır. Flamworia başkenti ile aynı adı taşıyan ve insanlığın yükselişinin belki de ilk adımlarının atıldığı bu kadim topraklar da insan ırkının gelişmesinde büyük rol oynayan, tarım,

Hiç şüphe yok ki dünyadaki liderler ile ilgili birçok hatıra ve biyografi kitabı yazılmıştır. Fakat elinizde bulunan bu kitabımızda okurlarımıza sunduğumuz bilgiler daha çok Dünya Siyasi tarihinde ebediyete kavuşmuş olan liderler ile birlikte bugünkü siyasal yaşamda aktif siyasette yer alan liderlerin bilinmeyen, farklı ve gizemli yönlerini ele almak oldu. Bu manada öyle liderler var ki kitabımızda Tesadüfen dünyaya gelen lider 24 Milyon Torunu olduğu belirtilen lider Mezarı hala aranan lider Milyonl

Her zihnin kendi düşünceleriyle baş başa kaldığı bir savaşı vardır. Ben kendi savaşımı yazdıklarım ve içimde biriktirdiklerimle mücadele ederek sizlere sunuyorum. Amacım beğenilmekten ziyade anlaşılmak olmalıdır. Şiirlerim hislerime yoldaş oldukça yazmaya devam edeceğim.

İnsan kendini bir şekilde ifade etmeli, edebilmeli. Ben konuşarak bunu tam olarak başaramadım hiç bir zaman. Ya kelimelerim yetersiz kaldı bazı yerlere, ya o anki duyguyu karışımdaki insana yansıtamadım. Ya karşımdaki insan beni ciddiye almadı ya da dilimi yorup da konuşmak istemedim... Yani mutlaka hep bir şeyler eksik kaldı bende. Sonra içime attım birçok şeyi. Söylemek istediklerimi, duygu ve düşüncelerimi, olaylara karşı yaklaşımımı... Hepsini içime attım bir bir. İçimde gezip dursunlar diye. Bir tek be

Münasebetsiz, ahlak sınırlarını günümüz sokak dilinin sınırlarının ötesinde bir esneklik ile zorlamaya çalışmıyor. Seks ve duygular arasında ayrılmaz bir bağ olduğu önyargısına savaş açarken bir yandan da günümüz ilişkilerini otopsi masasına yatırıyor. Aşk adını verdikleri bu morgdan kimin adli tıp uzmanı, kimin kadavra olarak çıktığı ise hala belirsiz.

Beşinci yılda kurudu yapraklarını döken ağaçlar, beşinci yılda durdu akan su ve beşinci yılda çöktü tahta köprü. Kedi öldü ağaçlarla beraber, kuş, yavrusunu özgürlüğe uçurduğu bu yere bir daha asla dönmedi. Rüzgâr bir daha asla hüzünlü bir ıslık çalıp uğuldamadı. Beşinci yılda silindi C köyünün tüm izleri, Orhan'ın tüm anıları silindi, Sadık hiçbir zaman var olmayı başaramadı ve taşı indirmedi Orhan'ın kafasına. İhtiyar hiç karşılaşmadı Hamlet ile ve sokak sokak aramadı otuz birinci ölüyü; evine gidip tıpkı

Hayat çıkarır seni zirveye Bazen de sürükler yerlerde Kim demiş sana yaşa diye Zamanla öğrenirsin gerçekleri Hemen kapılma karamsara Karanlık kapının ardında aydınlığı yakala Kuşlar göklerde sürüce Yaşamak yakışır sana bence de Dalgalar vurur kayalara Martılar konar cama Yaşamak hoştur dünyada Mutluluğa layık olana Düştüm kendimce yollara Dünyayı tanımaya koşmaya Ben de öğrendim artık yaşamayı Hayatın gerçekleriyle yaşlanmayı...