David Mamet, oyun, senaryo, deneme yazarı olarak Amerika'nın önemli bir çağdaş yazarı ve 1970'ler genç kuşağının, tiyatrodaki önde gelen temsilcisidir. Oyunlarında, çeşitli dilsel anlatım yolları deneyerek, yaşam-ölüm-yalnızlık-kişilerarası sorumluluk sorunlarını işlemiştir. Kitabın ilk oyunu Oleanna, Mamet'in en son oyunudur.

Deli Dumrul, Dede Korkut Masalları'nın en ünlü söylencesini, çağdaş bir anlatımla güncel kılarak insanın insanı sömürmesinin ortadan yok olması gerektiğini savunur. Usta yazarımız Güngör Dilmen, yeryüzündeki adaletin, sevgi, eşitlik ve barışla kurulabileceğini, dinamik bir seyirlik oyun metni ile anlatırken, tiyatro edebiyatımıza başarılı bir ibret oyunu kazandırmıştır.

Rasat Zamanı, büyük Kocaeli depremi sonrası toplumun her kesiminde ortaya çıkan 'deprem paranoyası' üzerine yazılmış, bir mahalle ortamında geçen ironik ve grotesk yapıda bir oyun. 2010 yılında, önemli akademisyenlerin yer aldığı bir jüri tarafından ödüle layık görülen oyun, bu korkunç gerçeği, eğlenceli bir komedi ile işleyerek eleştirel bir tavır alıyor.

Dünyada çok saygı duyulan tiyatro tarihçileri Oscar G. Brockett ile Franklin J. Hildy'nin yazdığı Tiyatro Tarihi adlı, çok satan bu kitap, basılışının 40. yılında, 10. Edisyon olarak sunulan en son baskısından yapılmış bir çeviridir. Tiyatronun tarihsel yolculuğu, tiyatronun ritüel kökenleri ile başlayıp İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya, Latin Amerika, Afrika, Asya ve daha birçok ülkede tiyatronun köklerini keşfetmenize yardımcı olacaktır. Bu baskıda bulacağınız yenilikler: Avrupa, Amerika, Asya, Afrika

Alman Prof. Joachim Latacz'ın bu çalışması, Antik Yunan tragedyaları konusunda son dönem en yeni bilimsel araştırmalara dayanarak, aşağıdaki konularda, kolay anlaşılır, ama yoğun bir dille bilgi içermektedir. 1. Yunanistan'da tiyatronun ortaya çıkışı ve işleyiş biçimi; 2. Tiyatro türü olarak tragedyanın ortaya çıkışı; 3. M.Ö: 550-480 yılları arasında tragedyanın ilk gelişimi; 4. Atina'nın üç büyük tragedya yazarı: Aiskhülos, Sofokles ve Euripides'in yaşamları, eserleri, metinlerinini bize intikali, elimize

Kadının tiyatro sanatında kendini kanıtlayıp kabullendirmesi uzun zaman almıştır. Kadının geri planda kalan yaşamı, onu, tiyatrodan, sahneden yüzyıllarca uzak tutmuştur. Bu süreçte kadınların sahnedeki boşlukları erkek oyuncular tarafından doldurulmaya çalışılmıştır. Erkek oyuncular, çeşitli olumsuz görüşlerle karşı karşıya kalsalar da kadın rollerini imkânları ölçüsünde her çağda ve her ülkede uzun yıllar sahneye taşımışlardır. Geleneksel tiyatromuzda da bu sorun, kadın rollerinin erkek oyuncular tarafında

İnsanoğlunun yaşamındaki gerçekleri felseŞ boyutta derinlemesine incelemiş olan Avusturyalı kadın yazar Bachmann'ın, kurulu düzene ters düşen aşkların asla gerçekleşemeyeceğini anlatan üç radyo oyunu birarada. Bir Düş Alışverişi'nde, düş satan bir dükkânda kendi aşkları üzerine kurulu düşleri almaya sıra geldiğinde, özveride bulunmaktan kaçıp, sıradan kişiliği tercih eden bir insanın tragedyası anlatılır. Ağustos Böcekleri, bir adaya toplanmış insanların kırılgan, buruk yaşam öykülerinin resmi geçididir. O

Yazarlar:A. Deniz Bozer, Mustafa Bal, Sibel İzmir, Dilek İnan, Gülşen Sayın, A. Gökhan Biçer İngiliz tiyatrosu alanında uzman olan yazarlar tarafından hazırlanmış bu kitapta, postdramatik tiyatro türünde eser vermiş olan Sarah Kane, Mark Ravenhill, Martin Crimp, Simon Stephens ve Tim Crouch gibi günümüzün önde gelen İngiliz yazarlarının belli başlı tiyatro oyunları kapsamlı olarak tartışılmaktadır. Ele alınan bu oyunlarda 1990'ların tiyatro akımı In-Yer-Face Tiyatrosu'ndan postdramatik tiyatroya geçiş üzer

Gelişen, küreselleşen dünyada, halkın yaşamı, geçmişi ve bugününü öğrenmek beceri ister; bu beceri sahne sanatının aslında alfabesini oluşturmaktadır. İnsanların hareketlerini, heyecanlarını, duygularını, tutkularını onların bütün kişisel ve belirli özelliklerini doğal bütünlüğüyle, yaratıcı biçimde algılamak, zahmetli bir uğraştır. Bunları sabır ve inatla öğrenmek gerekir.

Arnavut asıllı Kosovalı genç yazar Yeton Neziray, ülkesinde ve Balkanlar'da yakın tarihlerde yaşanan sosyo-ekonomik ve politik kaosun birey ve toplumlar üzerinde yarattığı travmaları yeni oyunları ile yansıtmaya devam ediyor. Kosovalı Peer Gynt, 1990-2014 yılları arasında ülkesindeki olumsuzluklardan kaçıp diğer Avrupa ülkelerinde yaşamını sürdürmeye çalışan genç bir insanın dramatik serüvenini gerçekçi-şiirsel bir dille anlatıyor. Acındırma Propaganda Birimi, Arnavutluk'ta 1990'lardan önce yaşanmış otorit

Behiç Ak bu oyununda, geleneksel hastane ortamında insanların yaşamlarına gösterilen duyarsızlıkla, aynı hastane binasının insan kopyası çıkarma deneyi yapılan bölümünde, özel çıkarlar için gösterilen bilimsel duyarlılığın çelişkisini sergiliyor.

İlk oyunu 1997 yılında yayınlanan Funda Özşener'in oyun metinleri, çoğu zor oluşlarıyla nitelendi; insanoğlunun dile getirilmeyen, gizli ve tuhaf yönleriyle kuşanmış oyun karakterleriyle anıldı. Bu kahramanların bazıları tutkularının, bazıları boş hayallerinin, bazıları başka hayatların ya da imkansız olanın peşindeydiler. Ama hep bildik bir yerde, bizim gerçek dünyamızda yaşadılar. Hepsinin ortak yanı, soru sormaları konuşmak istemeleri. İşte, ne olursa olsun konuşmak, böylece varlık bulmak, yola çıkmak, d

Brecht'in İtalya'daki temsilcisi sayılan ünlü İtalyan yönetmeni Strehler'in (1921-1997) anıları, deneyimleri ve tiyatro üzerine düşüncelerini içeren İnsanca Bir Tiyatro adlı yapıtı, aslında sanatına hep insani açıdan bakan bir tiyatrocunun saygın sanatsal yaşam serüveninden oluşuyor. Günümüzün çağdaş tiyatrosunun temel taşlarından olan Strehler, bu yapıtında, 1945-75 yılları arasında yazılı, sözlü ve gerçekleştirilmiş düşüncelerini anlatıyor. Yapıtın birinci bölümünde yazar, Piccolo Tiyatrosu dönemini, iki

Stanislavski'nin, Çehov'un Üç Kızkardeş oyununa ait Reji Defteri, yönetmenin reji defterlerini içeren kitaptan, Almanya'nın ünlü tiyatrosu Schaubühne tarafından hazırlanmıştır. Bu kitabın, tiyatroda uygulamalı dramaturji, sahneleme ve yönetmenlik açısından, ülkemizdeki çok önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz. -Aziz Çalışlar

1976'larda 'çatladı çatlayacak' dediğimiz 'Kasa'nın, hâlâ bizlere hükmedişindeki kendi payımızı her birimize yeniden ve ayrı ayrı anımsattıkları için, 34 yıl sonra basımı gerçekleşen oyunum Nereye Payidar'ı, Ankara'nın göbeğinde tekellere karşı zorlu bir direnişe geçen Tekel İşçileri'ne adıyorum.

Gülsen Karakadıoğlu'nun bu kitabında, ülkemizde işkencelerle yaşanmış bir dönemi anlatan Nehir adlı oyun metni, yazarın özgün metni ve Devlet Tiyatrolarında dramaturji çalışmasından sonra oynanan sahne metni ile bir arada yayınlanıyor. Diğer iki oyun, toplumsal yaşamımızda olağan gibi algıladığımız olay ve ilişkilerin ardında örtülü kalmış gelişmeleri, mizahi bir dille sahneye getiriyor. Gülsen Karakadıoğlu Nehir'de, işkence sorununu insancıl bir içtenlikle işliyor. Aslında aralarında bir 'kuşku uçurumu' ol

Ülkü Ayvaz, günümüz Türk tiyatrosunun genç yazarlarından; öyküleri ve çocuk oyunları da bulunan yazar, gerçekleri yansıtırken düşe, fanteziye yer veren oyunları ile tanınmakta. Külhanbeyi Operası, 1900'ların başlarından Kurtuluş Savaşımıza kadar uzanan bir dönemin İstanbul'unu şarkılı, müzikli, danslı ve eğlenceli bir biçimde sergiliyor. O dönemin devlet ricalinin gazetelere baskı kurmak için giriştikleri entrikalar, halkın ve tulumbacı takımının yaşamları ve külhanbeyler anlatılırken, ilk kadın tulumbacı

Euripides, oyunlarıyla yaşadığı dönemin sorunlarını ve insan ilişkilerini en gerçekçi biçimde yorumladığından, üç ünlü antik Yunan tragedya yazarı arasında, insanı olduğu gibi anlatan biri olarak kabul edilen bir tragedya yazarıdır. İÖ 428 yılındaki Tragedya Yarışması'nda Birincilik kazanmış Hippotülos adlı oyunu, Kraliçe Feadra'nın üvey oğluna olan karşılıksız tutkulu aşkının tragedyasıdır. İnsani bir aşk, antik tragedyalar, içinde ilk kez bu eserde bütün öteki duyguların önüne geçerek öykünün ana temasın

Bana bu oyunu Shakespeare'in Atinalı Timon'a söylettiği şu dizeler yazdırdı diyebilirim; Altın! Sarı, pırıl pırıl, halis altın! Yoo, tanrılar, içim başka dileğim başka değil benim. Ben kök istedim sizden, cömert tanrılar, kök! Altının bu kadarı karayı ak, çirkini güzel, Yanlışı doğru, soysuzu soylu, yaşlıyı genç, Korkağı yiğit etmeye yeter de artar bile. Niçin yaptınız bunu, tanrılar? Nedir zorunuz? Bilmez olur musunuz ki bununla Rahipleriniz, kullarınız elinizden alınabilir; Sapasağlam insanlar ölüm döşekl

Bir Ata Krallığım ...Shakespeare'in 14 oyunundan alıntılar ve 5 sonesinden oluşturulmuş şarkıların eklenmesiyle kurgulanan oyun, iktidar tutkusu-yaşam-ölüm temalarını 'kolaj' sınırlarını aşan farklı bir boyutta işliyor. Başar Sabuncu 'yirminci yüzyıl barbarlığına dair bir masal' oluşturmuş... Dikmen Gürün- 1997 Herkes Aynı Bahçede ...Bence yepyeni bir yapıt. Çehov bütün varlığıyla duyumsanıyor. Yazar olanaksız sayılabilecek bir şeyi başarmış. Başar Sabuncu'ya göre. Herkes Aynı Bahçede, Üç Kız Kardeş'in,