Çocukluğumun dağları aşılmaz, ırmakları geçilmez olurdu. Şimdi küçücük gördüğüm göller o kadar uçsuz bucaksızdı ki, hiçbir gemiyle karşı kıyıya ulaşılmazdı. Sabahın sisinde yola çıksam bir daha evi bulamayacağımı zanneder, ürperirdim. Bulutlar binlerce masal anlatırdı. Rüzgârların önünde geçip giderdi büyük deve kervanları, yeleli bir aslan ve yavruları... Kocaman kartallar, atlar ve koyun sürüleri olurdu. Bazen diğerlerinden ayrılmış bir bulut kümesinde yalnız ve çaresiz yolcuları görür, yollarını kaybetti

Osmanlılar, 600 yıldan fazla süren dünya hâkimiyetleri boyunca yeryüzünde adaleti hâkim kılma mücadelesi vermiş, bir yandan ulaştıkları her coğrafyayı maddî olarak mâmur hâle getirmeye çalışırken, öte yandan kurdukları eğitim müesseseleri sayesinde çok değerli ilim ve bilim adamlarının yetişmesine imkân sağlamışlardır. Aslında bu bilginler, sadece Osmanlı'nın değil, belki bütün bir dünyanın yıldızlarıdırlar. Bu sebeple özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz bu yüksek şahsiyetleri yakından tanıyarak, izlerini

Öldürülenlerin tarihi ile ilgili bu çalışmada, yeryüzünde kanı dökülen ilk insan olan Habil'den başlayarak yaşadığımız günlere kadar geçen süre içinde öldürülmek suretiyle hayatına son verilmiş 156 şahsın kısa biyografileri ve son anlarının ibretâmiz hikâyeleri anlatılmıştır.

Bu kitap, tarihin karanlıkları içinde kaldıkları için gerçek yüzleri seçilemeyen acımasız adamlar yanında, yürekleri iman ve sevgiyle dolu birkaç büyük kahramanın hikâyesini anlatıyor. Bunlardan bazıları tarifsiz bir hırs ve kibir içinde sayısız masumun kanını dökerken, bazıları da aşk ve hakikat uğruna kendi canlarını fedadan çekinmemektedirler. Yazarın şiirsel bir üslup seçerek kaleme aldığı hikâyeler, insanoğulları arasındaki derin farklılıkları tasvir etmekte ve bilhassa genç okuyucuya hayata ve ölüme d

Günlerden bir gün Ömer Kaptan, sık sık yanında balığa çıkardığı oğlu Mehmet için de küçük bir kayık yaptı. Bu da senin teknen olsun oğlum dedi. Artık sen de büyük bir balıkçı olacaksın. Daha şimdiden yalnız başına denize açılmayı ve balık tutmayı öğrenmelisin. Balıkçının oğlu, balıkçı olur elbette.Bizim soyumuzda nice ünlü kaptanlar gelip geçmiştir. Sıra sana geliyor. İnşaallah, bereketli avlar ele geçirirsin.

Her saadet bir zaman sonra zevâle erer. dedi. Bâki olan Allah'dır. Sonra namaza durdu. Sanki İsfahan'da kılacağı sayılı namazlardan birini kılar gibiydi. Namazın hitamında Kuruntular huzursuzluk verir. diye söylendi kendi kendine. Oturup çalışmanın son ana son nefese kadar hizmet etmenin şart olduğunu bilmeliydi insan. Sızlayan ayaklarıyla geniş odanın öbür köşesindeki oymalı çekmeceyi açtı. Birbirine karışmış kâğıtları desteleyip çıkarttı. Okkasını divitini aldı eline. Diz kırıp oturdu. Yıllarını verdiği