ki yolcu bir meşe ağacının altına oturmuşlar. Ne yapacaklarını, yanlarına kaç günlük yiyecek alacaklarını düşünmeye başlamışlar. Kunduracı: Ne olur ne olmaz? Bana kalırsa yedi günlük yiyecek almalı, demiş. Terzi: Ne? diye bağırmış, yedi günlük ekmek, yük beygiri gibi, sırtta taşınır mı? Alnımızda ne yazılıysa onu görürüz. Yaz günleri cepteki para kış günlerinden fazla işe yarar. Ekmekse sıcak günlerde kupkuru olur; içi küflenir. Kısa yolu niçin bulamayalım sanki? Bana kalırsa iki günlük ekmek

Burçe Bahadır, Deliliğe Zarif Bir Giriş adlı öykü kitabında ışıklı kulede güvenlik görevlisi olma hayaliyle yanıp tutuşan gencin, adını ancak haberlerde duyduğu diyarlarda doktorluk yapan genç kadının, gitmekle kalmak arasında bir ömür sallanıp durmuş kadınların, sevecen ama 'suçlu' dedelerin, geleneklere çıkan yola kendini gömen Miyase'nin, hesabı divana kalmış Prenses Diana'nın ve tüm çocukların düşlerine çöreklenmiş karakoncolosların resmini çizerken, bütün bunların 'normal' bir akılla anlatılamayacağını